AK PARALELLER SAHİ KAÇ KİŞİLER
Saylorsburg-Pennsylvania desem ve sussam, YETER Mİ, yetmeli, hatta bu iki kelime bazı kapıların kapanmasına ve bazılarının açılmasına neden olmalı, öfkeler yanında destekler bulmalı, NE İSTEDİLER DE VERMEDİK diyenlerin hedefine oturmalı, ama diş bileyenlerin fısıltılarında da birleşmeli, OKYANUS ÖTESİ denilen adresi SUÇ ve SUÇLU yaratanlar adına kutsamalı, Ankara’nın tam karşısına konumlanmalı, hatta SARAY’a karşı cepheden bakmalı, HOCA EFENDİ’den FETÖ’ye geçişin acelesinde hikâyenin asıl başlığı olmalı…
Net olan bir şey var ki, Saylorsburg-Pennsylvania noktasında duran Ankara’nın son birkaç senedir sistem içindeki binlerce kişiye yönelik başlattığı operasyonlar hafiflemiş gibi görünse de, asıl kırılmalar, Devlet olanaklarını komuta eden AKP içinde yaşanıyor.
Kimileri onlara “AK PARALEL” diyor…
Fısıltıların dışına çıkan kelime ise, MUHALİFLER…
Onlardan biri, Hüseyin Çelik, AKP’nin önemli ismi…
Diğerleri de konuşuyor ama, farklı şekilde…
Buna dair en gülümseten yöntem mi ?
Twitter üzerinden “RT” yapanlar…
Yorum yazmayıp, paylaşanlar…
Konuşmayıp, fısıldayanlar…
Korkanlar, bekleyenler…
Anı, DOĞRU zamanı…
Doğumun sancısını…
Sancının çığlıklarında bir araya gelecekler için DOĞRU zamanı bekleyenler gölgelerde dinlenedursun, AKP içindeki kırılmaların çatırdama seslerine kulak dayayalım biraz, AK PARALEL ilan edilen MUHALİFLERİ dinleyelim, hatta onlara dair en önemli isimlerden biri konuşsun, anlayalım, Ankara’da çekilen kılıçların birbirine olan mesafelerini, kılıç tutan ellerin aldığı pozisyonu ve ardından da FİLMİN sonuna dair tahminlerde bulunalım…
Evet…
Hadi başlayalım…
AKP’li Çelik konuşsun…
Parça parça, konu konu, an an…
“Çok şükür bugün artık ‘kardeş katli’ diye bir şey yoktur. Ancak, şeref ve haysiyetleri ile OYNADIĞIMIZ, bin bir türlü hakaret ve İFTİRAYA uğrattığımız, itibarlarını ayaklar altına aldığımız, sabah akşam TROL ve troliçelerin, SATILIK ve KİRALIK kalemşörlerin, ekranları dolduran İNFAZ timlerinin saldırılarına muhatap kıldığımız, çileli günlerdeki yol ve dava arkadaşlarımıza, yani manevi kardeşlerimize uygulanan KIYIMA ne diyeceğiz?”
*
“Sayın Davutoğlu‘na REVÂ görülen muameleye sağ duyulu kaç insan ‘bu şık oldu’ diyebilir. Bu olaydan sonra, değerli dostum Vehbi Vakkasoğlu‘nun yıllar önce okuduğum ‘Önce Alkışladılar, Sonra Öldürdüler’ isimli kitabını hatırladım. Gerçekten TARİH tekerrürlerle doludur.”
*
“AK Parti kurulurken, biz, arkadaşlarımızın hukukunu kendi hukukumuz, itibarını kendi itibarımız kabul ettik ve uzun yıllar bu anlayışla birbirimize sahip çıktık. İTİBAR CELLATLIĞI yapılmasına devam edilirse, daha da mühimi buna müsaade ve müsamaha edilirse, AK Parti’nin de küme düşen partilerin arasına karışması mukadder olur.”
*
“Bu olup bitenleri gördükçe, şimdi Volter’e daha çok hak veriyorum. Hani diyor ya: Tanrım, beni dostlarıma karşı koru; zira ben düşmanlarımla başa çıkabilirim.”
*
Siz ne düşünüyorsunuz bilmem ama, her biri birbirinden GÜÇLÜ kelimeler, GÜÇLÜ mesajlar, GÜÇLÜ eleştiriler, ki demokrasi vaadinden TEK adamlığa geçişin senaryosu halini alan AKP adına GÜÇLÜ saptamalar, ama yine de merak ettim doğrusu, hani KAÇ KİŞİLER diye, daha kaç MUHALİF VAR diye, AK PARALEL ilan edilecek daha kaç hedef var diye, tek adamlığa geçişin depreminde daha kaç kişi KURBAN EDİLECEK diye…
Konuşmak isteyen var mı ?
Ayağa kalkmak isteyen…
Söz almak isteyen…
Yok mu ?
SUSARAK nefes almak daha kolay, HAKLISINIZ !
Hele ki ceket ilikleyen bir bedene sahipseniz...