Aç pencereyi Bırak hayat karışsın sana
Pencereyi kapama…
Gök dolabilir içeri…
Sen neyi görebilirsin?
Islak bir bulutun ağışını mı?
Pencereyi kapama…
Kuş dolabilir içeri…
Sen neyi taşıyabilirsin?
Kırık bir dalın yükünü mü?
Pencereyi aç…
Soluğun çıksın dışarı…
Sen büyütmedin mi ciğerinde onu?
Kokusu hayatı yıkasın diye!
Pencereyi aç…
Sesin sarsın dünyayı…
Duyulur elbet ta ötelerden…
Yürek kendini tanır…
Doğup büyüdüğümüz, ama farkına bile varmadan ölüme karıştığımız ÇOK UZUN gibi görünen KISACIK yaşamlarımız var aslında… Şair Arkadaş Zekai Özger de buna dair yazmış… O yüzden de kulak kabartın yanı başından geçip gittiğiniz yaşamlara ! “Sana içimi döksem, beraber toplar mıyız?” diyen ürkek yaşamların gözlerinizin içine bıraktığı korkak bakışları ise teğet geçmeyin !
O yüzden yaşama dair pencerenizi açmanız yetmiyor… Ama pencereden dışarıya karışmanız da gerekiyor ve dışarıdakilerin de size karışmasına izin vermeniz… Aksi halde biraz KÖR, biraz SAĞIR’sınız ! Öylece yaşar gidersiniz…
Oysaki biriktirmek lazım…
Şair’in dediği gibi…
-
Madem biriktirmeyi seviyorsun…
Kumbarana bir ÖMÜR koy;
pişmanlığı, TÖVBE"si bol…
MERHAMET koy…
Ve VEFA'yı,
Ve DOST'luğu,
Ve ŞEFKAT'i,
Ve TEBESSÜM'ü,
Ve CÖMERT'liği,
Ve İYİLİĞİ,
Ve İBADET'leri…
Ve ayırmadan her şeyde yaradılana karşı SEVGİ'yi,
Ve en çok da HAK katında dilin süsü dualarını…
SONRA İSTERSEN;
Yaşanamamış paylaşılmışlıkları,
harcamak üzere biriktirilmiş zamanları ve
hüznü ve ÖZLEM'leri…
-
Aslında tercih sizin…
Yaşayıp tüketeceğiniz hayat da…
Biriktirdiklerinizin PERDE anı da…
Ama PERDE dediğinizde son repliğinizin KEŞKE olmamasına da dikkat edin, olur mu ?
Bazen aynı şeyleri tekrar edip durmam bu yüzden… Kendi adıma içinde bir şeyler biriktirmeye çalıştığım VİCDAN kumbarama ha bire BENZER ŞEYLER atmam ve TEKRARA DÜŞMEM bu yüzden… Antakya Belediyesi’ni, YAPMAYA ÇALIŞTIĞI yardımların YAPILMA ŞEKLİ nedeniyle SIK SIK eleştirmem bu yüzden… “Veren elin, alan eli GÖRMEDİĞİ, ihtiyaç sahibi vatandaşları MAHCUP ETMEDEN yardım sağlandığı proje daha çok vatandaşa ulaşabilmek için hayırseverlerin desteklerini bekliyor” şeklinde bir kurumsal slogan kullanırken, ALAN ELİ fotoğraflayan ve VEREN EL noktasında KAMUOYU İLE PAYLAŞAN hizmet (!) algısını tartışmaya açmam bu yüzden… Giysi, oyuncak, ayakkabı, kırtasiye ürünleri, gıda ürünleri ve ev eşyalarından oluşan yardımları alan çocukların masum çaresizliğini fotoğraflamakla ele ne geçtiğini SORGULAMAM bu yüzden… Kendi adıma VERMEM gereken bir şeyler olduğunda, ALAN ELİ fotoğraflamama tercihi yüzünden BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin buna dair yardım noktalarını tercih etmem bu yüzden…
Sayın İsmail Kimyeci de cevap verir mi peki ?
Cevap verirken de bizlere der mi acaba ?
“BU YÜZDEN” diye de ekler mi ?
Yoksa ISRAR eder mi ?
Olanda, yanlışta…
Sizi bilmem ama, kendi adıma düştüğüm tekrarları sayıyorum ara ara… Biraz da bundan galiba ! Kelimelerimin sesi mi KISIK, yoksa onları okuyanlar mı SAĞIR, merak ediyorum… Ama en çok da neyi merak ediyorum, biliyor musunuz ?
Bir lokma az ye, PAYLAŞ…
Bir oyuncağın az olsun, PAYLAŞ…
Bir liran eksik olsun, PAYLAŞ…
diyen bizlerin bu son YANLIŞ’taki ısrarını…