3 Yaşındaki Aylan 5 Yaşındaki Ömer Sırada ne var
Dün sabah bir video izledim… Suriye’den, Halep’ten… Yaşanan bir hava saldırısı sonrasında geriye kalanları, kalabilenleri… Etrafta korkuyla koşuşturup duranları… Ve kameranın dönüp dolaşırken durduğu o anı…
Dünya ajansları, onun haberini -Five-year-old Omar was rescued after an airstrike in Aleppo- diye geçti… Halep’te yaşanan bir hava saldırısı sonrası kurtarılan 5 yaşındaki Ömer, diye…
Bir Ambulansın arkasına yerleştirilmişti, alelacele…
Öylesine oturdu bırakıldığı yere…
Henüz 5 yaşında…
Sadece 5…
Masumiyetin karşılığı değil de ne?
Peki, nasıl mıydı ?
Üstü başı toz içindeydi… Sarı saçlarının arasından akan kan yüzünün neredeyse yarısını kaplamıştı, Bir süre sessizce bekledi bırakıldığı yerde… Ardından hareketlendi… Eliyle yüzünü silmeye çalıştı… Bir gözünün üzerine akmaya devam eden kanı silmeye çalıştı… Minik parmakları, saçları arasında dolaştı… Ne olduğunu anlamaya çalışır gibiydi… Yaşadıklarını fark edemeyen yüreğine dokunan acıyı anlamaya çalışır gibiydi…
Ve o an…
Tüm eline bulaşan şeyi fark etti…
Kan’ı…
Şaşkınlıkla baktı etrafına önce… Anlamadı… Hiçbir şey anlamadı… Bedenini saran acıya rağmen, ağlamayıp oturdu öylesine… Eline bulaşan kanı silmek yerine, usulca yanına indirdi kolunu yeniden… Onu izleyenlere baktı sessizce… O kadar uzun sürdü ki o bakış ve o kadar çok şey anlattı ki… Ne kelime yetti, ne cümleler… Sessizliği, etrafında koşuşturup duranların çığlıklarına karıştı… Şaşkın gözleri, ne yapacağını bilmez bir çaresizlikle baktı…
Neredeyim der gibi…
Bana ne oldu der gibi…
Suçum neydi diye sorar gibi…
Ben mi ?
3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin sahile vurmuş bedeninde izlediğim Suriye’yi izledim bir kez daha… Kalbim toz olup rüzgâra karıştı… O kadar dağıldım ki, ne diyeceğimi bilemedim… Ne yazacağımı hiç bilemedim… Fark etmemişim önce… Yanağımdan süzülen gözyaşını sildim… Hissettiğim şey o kadar acıttı ki, sınırın öte yanına taşınan savaşçıların hikâyeleri ile dolup taşan ülkemin dış politikası adına öfkelendim… Suriye haritasını yapboza çevirenlerin kanlı hikâyelerine kurban olan çocukların çaresizliğine öfkelendim…
Ama merak da ettim !
Sahi, ESAD SONRASI ne olacak ?
Saddam sonrası IRAK gibi mi ?
Kaddafi sonrası Libya gibi mi ?
Mübarek sonrası Mısır gibi mi ?
Sabıka dosyamıza bir ülkeyi daha mı dahil edeceğiz ?
Demokrasi vadedip, ÖLÜM ve KARANLIK mı vereceğiz ?
Peki, sonra ?
Sonrasını unutun…
Unutun ve SUSUN…
Nazım Hikmet konuşsun…
Çocuklar için konuşsun…
Aylan Kurdi için konuşsun…
5 yaşındaki Ömer için konuşsun…
Ve geride kalan niceleri için konuşsun…
***
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler