2013ten 2017ye 8 MARTın Kadınları 8 MARTın Türkiyesi
8 Mart Dünya Kadınları’na “Masallar Günü”ne az kaldı! Niye mi “Masallar Günü” ??? ! Sizce ne olmalıydı… ??? Gerçekler mi?... !!! Peki nasıl gerçekler? Sert mi? Yumuşak mı? İnandırıcı mı? Yoksa kendilerini bile inandırmaktan uzaklar mı? ... !!! Ya bizi… !!! Bizi ne kadar kolay inandırabiliyorlar kendilerine ??? Çok mu kolay? Peki, hiç sordunuz mu, “neden bu kadar kolay”? Bu kadar mı açız, hani servis edilenleri çatal bıçak dahi kullanmadan10 parmakla yerken hele ki… !!! ? Bu kadar mı ihtiyacımız var o gerçek denen yalanlara… ??? Yalan kokan, ama gerçekle soslanan o yemeğe… !!!
Evet…
8 Mart yaklaşıyor…
Peki, hazır mıyız?
Okumaya, hani ardı ardına yayınlanacak olanlara… !!! Kadın’ı “birinci sınıf vatandaş ilan edecek” olan o yazılı “kâğıtlara” … !!! O kâğıtlara destanlar yazacaklara… !!! Yazdıklarına kendileri bile inanmayanlara… !!! İnanmadıklarını servis ederken ki lütuflarına… !!!
Değiliz…
Hazır değiliz…
Ama çok açız !
Sorunumuz da bu… Açlığımız, o kâğıtlara dökülen kelimelerin Dünya’sında anlık bir nefesi bile hediye gibi görürken hele ki… O yüzden kolay inananlarız… İnanmanın açlığında doymaya çalışanlarız… Bu zayıflığımızı bilenlerin ülkesinde, arpa boyu ilerleyişlerimizin seyahatindeyiz…
Şimdi gelelim bugüne…
Daha doğrusu düne…
Dün neye şahit olduğumu paylaşayım mı sizlerle? Hani bir gerçeği… Gerçek gibi kokan, gerçek kadar sert olan, gerçek kadar keskin olan bir hayat karesini… Gerçeğin ta kendisini… Hani 8 Mart için destan yazacaklara da selam olsun bu kareden… Hatta selamın ötesinde, vicdan olsun…
Evet…
Yemek yediğim mekâna bir kadın geldi, oturduğum yerden her hareketini izlediğim ve her kelimesini de duyduğum bir kadın. Hayatın omuz vermediği ama onun omuzlamak zorunda kaldığı zor bir hayatın olduğu bir kadın… Omuzladığı hayatın açlığında doyması gerekenler için ayakta durması gerektiğini bilen bir kadın…
“İş arıyorum” dedi, mekânda onu karşılayan görevliye…
“İş arıyorum…”
Ona sorulan ilk soru mu?
“Ne yaparsın…”
Cevap netti, hani yüzüne kapanması muhtemel bir kapının korkusundan belki de…
“Her işi, her işi yaparım…”
Cevap memnun etmedi görevliyi, o yüzden soruyu tekrarladı, daha soğuk ve daha gerçek bir tonda…
“Tam olarak ne iş yaparsın? Bulaşık mı yıkarsın, yerleri mi silersin yoksa yemek mi yaparsın…”
Kadın, şaşkın ve korkmuş bir tavırla, birinden birini seçse diğerindeki şansı kaçırmaktan korktu belki de, o yüzden de değiştirmedi cevabını ve tekrarladı yeniden…
“Her işi yaparım, ne iş olsa yaparım…”
Son cümle, işletme sorumlusunun oldu…
“Üzgünüm, size göre bir iş yok…”
İşte bu, 8 Mart’ın gölgede kalmış kadınlarından bir kare… Onları 1 güne sığdıran basın açıklamalarının sahiplerince görülmeyen kalabalığın içinden ayağa kalkmış, ama yeniden yerine oturtulmuş kadınlardan bir kare…
Siz siz olun, Masal anlatmayın onlara! Çünkü bu kadınlar o kadar gerçek yaşıyor ki onlara sunulan hayatı, yalanlarınız dün kadar lezzetli değil…
*
Ne dersiniz ?
2013’ten 2017’ye, 8 MART’ın kadınlarına eklediğimiz UMUT artmış mı ? Peki ya anlatılanların hikayesinde yükselttiğimiz Türkiye !!! Değişmiş mi ? Arpa boyu yol alamamışlığımıza bir şeyler ekleyebilmiş mi ?
Deyin…
Ama önce vicdan deyin…
Ardından kelimelere geçin…