2013’te ÇAPULCU 2022’de SÜRTÜK
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, kişisel ya da kurumsal, aldığı hemen her eleştiri noktasında mahkeme yoluna giden Cumhurbaşkanı / AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, kendisine HAKARET (!) edilmesi noktasında TAVİZ vermeyen tutumu inanılmaz !
Şu mesajı veriyor olmalı ;
-
Siyaset ve hayat kalitesi adına, kullandığınız kelimelere dikkat edin, aksi halde bunun cezasını hukuk önünde verirsiniz ! Zira ben bu konuda çok hassasım !
-
Haklı…
Hassas olmak iyidir !
Hayat adına bir duruş sergilemek de !
Bu anlamda insanlara bir yol haritası sunmak da ama…
Tarihler, 09.06.2013’ü gösteriyor…
Gezi eylemlerinin en sıcak anları…
Mersin’den Ankara’ya gelişinde, Esenboğa Havalimanı’nda binlerce kişi tarafından karşılanan Erdoğan, Gezi eylemlerine katılanları ÇAPULCU olarak nitelendiriyor, “Onlar yakarlar, onlar yıkarlar, ki çapulcunun tanımı da budur zaten” diye de ekliyor, ayrıca göstericilerin, İstanbul Dolmabahçe Camii’ne bira şişeleriyle girdiklerini söylüyor ! Camii içinde yaşananlara dair konuşurken de, “Bütün görüntüler elimizde. Görürler, görürler, merak etmeyin” diyor... Ancak bu görüntüler ne o gün, ne de sonrasında paylaşılıyor ! Davaya konu olaylar noktasında duran en önemli isim, Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım’sa, “Ben camide içki içen görmedim… Din adamıyım, yalan söyleyemem” diyerek, aslında denilenlere herkes adına NOKTA koyuyor !
Ama anlaşılan, o NOKTA, yerini VİRGÜL’e bırakmış !
Gezi sürecinin yıldönümünde bir kez daha konuşan Erdoğan, ÇAPULCU ile başladığı söylemlerine yeni bir ÇITA eklemiş…
Tarihler, 01.06.2022’yi gösteriyor…
Erdoğan, Grup Toplantısı'nda konuşuyor…
“Düşünün, Dolmabahçe Camii'nin içinde bu eşkıyalar, bu teröristler, caminin içini pislemişti... Bu teröristler, eşkıyalar, bira şişeleriyle caminin içini pislemişti… Bunlar böyle... Bunlar ÇÜRÜK, bunlar SÜRTÜK... Kamu binalarının, polis araçlarının, işyerlerinin, otobüslerin, sokakların yıkıldığı Gezi olaylarının arkasında hangi güçlerin olduğunu tarih de yazıyor… Bunlardan bu millete hayır gelmez... Bunlar, ancak terör sevicilerle beraber…”
Şunu sormak gerekiyor aslında, Erdoğan’a !
Sürecin dava konusu olan olaylarında ceza alanlar da oldu, ceza dışında kalanlar da… Araba yakanlar da oldu, hatta kamu mallarına zarar verenler de, ama en masum haliyle konuyu bir ÇEVRE duyarlılığı içinde alıp, protesto hakkını kullananlar da ! Durumu bir siyasi malzeme haline getirip, hükümet karşıtı politik bir duruş sergileyenler de oldu, ama AĞACIMA DOKUNMA sloganından vazgeçmeyenler de !
Peki, SÜRTÜK kimdi ?
Gezi’nin SÜRTÜKLERİ kimlerdi ?
Erdoğan açıklar mı, hatta açıklarken de ÖZÜR diler mi ?
Kendisine HAKARET edildiği için açtığı davalarla, bu konuda neredeyse bir rekor kıran Erdoğan, milyonların içinde olduğu bir sürece eklediği bu son kelimeyle, HAKARET eyleminin suç halini hem bir Cumhurbaşkanı ve hem de bir Parti Genel Başkanı olarak kendisinin de işlediğinin farkında mı ?
O yüzden, Ankara için de olsun bu, bilmeyen için de…
TDK'ye göre SÜRTÜK kelimesinin ilk anlamı, “Vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan kadın…”
TDK'ye göre SÜRTÜK kelimesinin ikinci anlamı, “Aynı anda birden fazla kişiyle gönül eğlendiren kadın…”
TDK'ye göre SÜRTÜK kelimesinin argodaki anlamı ise “hayat kadını…”
Sahi, bu üç anlamın hangisinde duralım, son kullanım adına ?
En çok da bu kelimeden YARAlananlar adına !
Yine de,
…denilenden YARAlansak da, iyidir ya, iyidir… Ece Temelkuran’ın “İçeriden Kıyıdan Konuşmalar” kitabında dediği gibi; “Yüzlerimiz, sözlerimiz, benliklerimiz, YARAlardan mı bina edilir aslında ? Acaba, hiç şekilsiz mi olurdu ağzımız, seslerimiz, ellerimiz, YARAlarımız hiç olmasa ? Belki de YARAlarından tanırlar, insanlar birbirlerini… Belki de sırf bu yüzden diyorum, kıymetlidir, vaktiyle canımızın acımış olması…”