Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 261 defa okundu.

1915 in sessizliğinde Vakıflı SON TEK değil

Can Yücel başlasın…

-

Çocuktuk…

Büyümek için yeteri kadar nasırlıydı

ellerimiz…

Tertemizdik, dünyalar kadar…

Kirlendik, dünyalar

kadar…

-

Geçen bir arkadaşım bir kitaptan bahsetti… 1915’e dair… Anadolu’nun çok dinli, çok dilli, çok kültürlü topraklarının yaşadığı en yürek burkan ayrılık hikâyesine dair… Evlerinden, yurtlarından, sahip oldukları her şeyden zorla koparılanlara dair… Göç yollarında can verenlere dair… Eksilenlere, ölenlere, hikâyeleri rüzgâra savrulanlara dair… Hayatta kalabilme uğruna kimlik değiştiren ve son nefeslerini de, onlara ait olmayan o kimlikle noktalayanlara dair…

 

Ama en çok da, Anadolu’dan Suriye’ye uzanan göçün Ermeni kimlikli kalabalığında henüz çocuk olanlara dair… Milletler Cemiyeti tarafından 1921’de Halep’te kurulan Halep Kurtarma Evi'nin çalışanları tarafından, o zorunlu göçün içinden canlı çıkan kadın ve çocukların başlarından geçenlerin not edildiği özel kayıt defterlerine dair… Osmanlı İmparatorluğu’nun hemen her bölgesinden, farklı sosyal ve ekonomik koşullardan gelen insanların başlarından geçenleri anlatan kelimelere dair… Çokça sustuklarımıza dair… Sustukça bittiğini sandıklarımıza dair…

Peki, öyle mi gerçekten de ?

Susunca bitiyor mu ?

Yok oluyor mu ?

Haklısınız…

Olmuyor !

Onlar orada duruyor…

Hikayelerini anlatmak için bekliyor…

Ve ilk fırsatta, Anadolu’dan kopuşlarını fısıldıyor…

Kimler yok ki o kayıtlarda… !!!

-

Adı: Erhen

Baba adı: Garabed Köseyan

Doğum yeri: Harput

Yaşı: 17

Kabul tarihi: 15 Temmuz 1922

-

Adı: Filor

Baba adı: Krikor Pambukciyan

Doğum yeri: Bursa

Yaşı: 30

Kabul tarihi: 17 Eylül 1922

-

Adı: Tervis

Baba adı: Sumpad Azoyan

Doğum yeri: Muş

Yaşı: 23

Kabul tarihi: 28 Ocak 1923

-

Adı: Vartanuş

Baba adı: Garabedyan

Doğum yeri: Harput

Yaşı: 14

Kabul tarihi: 11 Mayıs 1923

-

Adı: Cemile

Baba adı: Garuce Vanesyan

Doğum yeri: Antep

Yaşı: 9

Kabul tarihi: 3 Nisan 1925

-

Ara ara bizler de, eldeki hikâyeyi YOK’laştırmak için çaba sarf ediyoruz… Bazen BİLEREK, bazen fark etmeyerek… Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Vakıflıköy için TÜRKİYE’NİN TEK ERMENİ KÖYÜ diyerek böbürlenirken, aslında eldekinin TÜRKİYE’NİN SON ERMENİ KÖYÜ olduğunu unutmaya çalışıyoruz !

Sahi, unutmak işimize mi geliyor ?

Böylece hikaye çekilir mi kılınıyor ?

Yoksa sadece kendimizi mi kandırıyoruz ?

Hangisi ?

*

Peki, vazgeçer miyiz ?

Eldekine etiketliğimiz o TEK’ten, vazgeçer miyiz ? SON olduğu gerçeğine dokunabilir miyiz ? Kim bilir… Belki bu yolla, defalarca kandırdığımız kendimize dair yarattığımız diğer kelime oyunlarına da sıra gelir…

Gerçek, böyle bir şey…

Mevlana’nın dediği gibi bir şey…

-

Kapı açılır, sen yeter ki vurmayı bil…

Ne zaman, bilmem…

Yeter ki o kapıda durmayı bil…

-

Ben, o kapıdayım…

Siz ?