TÜSİAD Göze Aldı Da... Ne Kadarını Göze Aldı?
Muhalif belediyelerin açtıkları, 4 çeşit menüye 40 TL ödenen kent lokantaları önünde TOKluk sırası var... Et / Balık Kurumu'nun farklı şehirlerdeki şubelerinde satılan ucuz ete yönelik, günü kurtarma sırası da... Büyük market zincirlerinin, son kullanım tarihi çok yaklaşmış beyaz et ürünlerine yönelik uyguladığı indirimler için FIRSAT sırası da...
Adına ne derseniz deyin, o SIRA için bazen gecenin ayazındayız, bazen sabahın en erken saatinde sokakta ! Ne kadar beklediğimizle ilgili değiliz, ama filemize doldurabildiklerimizdeyiz... Diyanet'in, açık açık bu ülkenin emeklilerine FİTRE verilebileceğini beyan ettiği ve artık resmi kurumsal bir etiket halini alan fakirliğimizi hafifletebileceğimiz her yerdeyiz anlayacağınız...
Sokaktaki sohbetlerin konusu farklı mı sanıyorsunuz ? Kahvehanelerde bir araya gelip de bir çayla akşama kadar idare edenlerin saatler süren kelime kalabalığında durumun farklı olduğunu mu düşünüyorsunuz ?
Yok, farklı değil...
Diyanetin, belki bilmeden, fark edilmez sandığı bir noktadan patlayan FAKİRİZ gerçeğinde duruyoruz hepimiz, ki "Sussak gönlümüz razı değil" diyen TÜSİAD gibi bir patronlar kulübünden daha farklı ne bekliyorduk ?
Anlaşılan, Ankara'dakiler çok farklı bir beklenti içindeymiş...
Bunun ilk sinyalini, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral vermişti aslında !
"TÜSİAD Başkanı'nın eline tutuşturulmuş bir metin, ana muhalefet sözcüsü gibi poz kesiyor... Sen ve ağababalarının yönetmeye çalıştığı vesayet sistemi çoktan çöktü ! Eski Türkiye yok artık ! Haddinizi bileceksiniz ! Büyük ve güçlü Türkiye’nin karşısındaki küçüklüğünüzü kabul edeceksiniz !
O günler geride kaldı..."
Burada söylenen iki önemli şey var...
-haddinizi bileceksiniz !
-küçüklüğünüzü kabul edeceksiniz !
Ve beklenen de ardından geldi...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; "Devletin bütçe disiplinine uyması, kamu harcamalarını kontrol etmesi ve kamuda tasarrufu arttırması şart" diyen, belediyelere yönelik artan baskılardan söz eden, liyakat / hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının olmazsa olmaz olduğunun altını özenle çizen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’a 'kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli' sözleri nedeniyle, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “Gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma” suçlarından re’sen soruşturma başlattı...
Aslında, konu Mehmet Ömer Arif Aras değil !
Konu, eleştirmeyi unutanların birden bire konuşmaya başlaması !
Konuşan kesimlerinse, güçlüler sınıfından olması ve halkın yanında durması !
O HAD BİLDİRME ve KÜÇÜKSÜNÜZ söylemi tam da buna dair !
Sosyal medyada, meydana idam sehpası taşıyanlar buna dair !
Eleştirilere DARBE ÇAĞRISI paketlemesi yapanlar da !
Peki, ne olur ?
En başında da sorduğumuz gibi, "TÜSİAD yöneticileri, bu konuşmaları yaparken, bugün olabilecekleri aşağı yukarı hesap etmiş olmalı" diye düşünüyorsak eğer, "bir şeyleri de göze aldılar" diye de bir kurgulama geçiyor kafamızdan... Göze aldılar da, neyi göze aldılar, ne kadarını göze aldılar ? Bundan sonrasında ne yapacaklar ? Sözlerinin tekrarında mı duracaklar, yoksa YANLIŞ ANLAŞILDIK deyip, anlaşma yoluna mı gidecekler ? TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras’a yönelik bu soruşturma ve Ankara'dan gelen sert açıklamalar, TÜSİAD'ı ve diğer yöneticilerini korkutacak mı, yoksa Aras için yan yana durmaya devam mı edecekler ?
Hep dediğim gibi,
...asıl konu ne TÜSİAD, ne Mehmet Ömer Arif Aras, ne de söylenenlere yönelik açılan o soruşturma, ama Türkiye için çizilen yol haritası ve elimize tutuşturulan o resim !
Düşünün...
Hem resmi hem Türkiye'yi...
