Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 330 defa okundu.

Sizin bir hikayeniz var mı Yoksa yaşamda kaybolanlardan mısınız

Eldeki hayatın kural koyucularının bizler için yarattığı yeni dünya düzeni adına konuşurken, Elif Şafak’ın bir benzetmesini geçmeden olmaz… Orada der ki Şafak, “Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir çizgisi var hayatın... Farkında olmadan basıyorsun çizgiye. Kızıyorlar anında. ‘Yandın’ diye atılıyorsun oyun dışına...” Ama ardından da şunu ekler, bu dünya düzeni içinde KENDİN olabilmek istiyorsan ama… “Öyleyse yaşamak, intiharın kıyısında, belki de tam eşiğinde zıplayıp durup, zaman zaman ayaklarını boşluğa sarkıtmak pahasına oynamak, oynamak, hiç yanmayacakmış gibi oynamaktır...”

 Ona katılmamak mümkün mü ?

 Değil !

 Benim de inandığım bir şeydir bu ve hep şunu tekrar ederim, ama verdiğim her mücadelede… ‘İnandığın kadar varsın ve inandığın kadarını yaşarsın…’ Ötesi yoktur bunun, gerisi de… Bu öyle bir çizgidir ki, ‘Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir çizgisi var hayatın...’ ifadesindeki gibi ! Ya inanır ayağa kalkar ve KONUŞURSUN… Ya da ‘VAR’ ya da ‘YOK’ oluşunla ilgilenmeyen mevcut kalabalığın arasında KAYBOLUP gidersin !

 Haklısınız !

Kaybolmak kolay !

Kaybolmak çok daha kolay !

Fark edilmeden yaşayıp gitmek hatta !

Yaşamın kıyısından geçip gitmek ve bitirmek !

Yaptığımız tam da bu, biliyorsunuz değil mi ?

Günü tüketiyoruz, ama her bir günü !

Birini diğerine kopyalayarak !

Fark yaratmadan !

Öylesine !

 Ve buna YAŞAMAK diyoruz !

Ya da içine düştüğümüz bu oyunu seviyoruz !

Ve elimize tutuşturulan tüm o replikleri tekrar etmeyi !

 Belki de sorun, umut etmekten korkuyor oluşumuz…

Bir hikaye bile olmadan hem de…

 Zordur ama !

 Bir hikaye olmak da…

Bir hikaye yazmak da…

Çünkü hayatın kendisi zor…

Yazması da anlatması da çok zor…

 Hele ki içinde debelenip dururken KENDİN olabilmek…

 İşte o EN ZOR !

 Niye mi ?

 Bir yazarın dediği gibi… “Hayat, bazen olmayan kapıların açılmasını beklemek gibi… Yoruyor… Ama en çok da umutlandırıyor… Olmayan kapıları VARMIŞ gibi gösteriyor… Ve sen inanıyorsun…  Çaresizce inanıyorsun… Oysa kapıların ardı hep DUVAR…  Hayat, çok usta bir oyuncu...”

 Kendi hikayelerimizi yazmak yerine ellerimize tutuşturulan replikleri tekrar edişlerimiz biraz da bundan… Varmış gibi görünen kapıların ardında ha bire çıkan DUVARLAR’dan… O yüzden vazgeçiyoruz ! Başkalarının oyunları içinde figüran olmayı kabul ediyoruz…  

 Karşılığında mı?

 KENDİMİZDEN vazgeçiyoruz…

O yüzden denilen değişmiyor…

Hem de hiç değişmiyor !

 "...başını kaçırdım hayatın,

bu yüzden sonunu da anlayamıyorum..."

 ve finale de şunu ekliyoruz…

 “içimden neler geçiyor bir bilsen...

bir yağmur tanesi olsam diyorum,

bir kar tanesi olsam ya da,

ve yağsam!

bir dağ başına…

sislerin arasında kaybolsam…”

 Siz de bu halde olanlardan  mısınız ?

Yaşamda kaybolanlardan mısınız ?