İlyas Salman’dan Ankara’ya! Açlığımızdan Göç Hikayemize!
Sabah kalkar kalkmaz bir çoğumuzun ilk yaptığı şey, telefonlarının ekranlarına bakmak oluyor ! Gündemini bir günden fazla sabit tutamayan, konu başlıkları da tartışma alanları da sürekli değişen ülkemin bizi ekranlara zincirleyen o yumak halini almış fotoğraf karelerinden birkaçını beraberce çerçeveleyelim istiyorum bugün !
İlk haberimiz, Türkiye sinemasının marka isimlerinden biri, ama açıklamalarıyla da mahkeme koridorlarını sık sık adımlamak zorunda kalan da biri…
İlyas Salman !
Sinema sanatçısı İlyas Salman hakkında, Cumhurbaşkanı / AKP lideri Erdoğan’a hakaret iddiasıyla dava açılmış ! SEVMİYORUM demiş ! ERDOĞAN’I SEVMİYORUM ! Ama sanırım, SEVMİYORUM derken de niye sevmediğinin içini de az biraz doldurmuş ! Nedenlerini sıralamış !
“Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, Cumhurbaşkanı veya kapıcı dahil, kim olduğu fark etmeksizin, birini sevip sevmediğini söylemek benim en doğal hakkımdır” diyen Salman gibi düşünen kaç kişiyiz ?
Haklısınız…
Çok kişiyiz…
Türkiye’yi tarif ederken, “Layık olmayanların önemli mevkilerde oturduğu bir ülke” diyen, “Bundan dolayı mahkemeye gideceğimi biliyorum” diye de ekleyen Salman’ın nedenleri ve söylemleri bir tarafa, aynı onun gibiyiz aslında ! Sevmeme nedenleri farklı olanlarız belki ama, oldukça kalabalığız !
İkinci haberimiz, son dönemde ciddi benzerlikler yaşayan Türkiye ve İran’ın göç eden AYDIN ve EĞİTİMLİ nüfusu noktasında ! Haberi okurken, hem bizde hem onlarda yaşanan aynı şeyi özetleyen bir cümlede durdum…
“Protestolar bir çözüme yol açmadığında ve protestocular hiçbir şeyi değiştirme imkânı görmediklerinde, geleceğe dair beklentileri olmadığında, son çare olarak yurtdışına göç ediyor…”
Son çare olarak…
Hem Türkiye’den hem İran'dan yurt dışına göçen iyi eğitimli insanların sayısı artıyor ! Bizde ise bu durumu GİDERLERSE GİTSİNLER diye karşılayan bir Ankara var ! Tahran farklı mı ? GARİP olan, Afganistan ve Pakistan gibi geri kalmış ülkelerden son yıllarda ciddi bir göç alan ve bunu da HOŞGELMİŞLER edasıyla karşılayanların başkentinden, kendi ülke insanı için GİDERLERSE GİTSİNLER söyleminin yükselmesi !
Gitmeyi düşünenlerdenim !
Türkiye’yi tarif ederken, “Layık olmayanların önemli mevkilerde oturanların ülkesi” diyen Salman gibi, beni yönetenlerin kalitesinden (!) rahatsızım !
Sıradaki haber, İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Murat Kapıkıran’ın bir açıklaması ! Menüsündeki 550 çeşit yemeğiyle halkın (!) vekillerine hizmet veren Meclis lokantasının ağırladığı TOKLARIN yönettiği Türkiye var o açıklamada ! “Gıda fiyatlarındaki durdurulamayan artışlar, çocuklarımızın sağlığını, zekasını etkileyecek noktaya geldi” diyor, yönetenlere ! “Aileler; kaliteli, taze, sağlıklı gıdalara uygun fiyatlara ulaşamıyor” diye de uyarıyor !
Eldeki fotoğraf, yönettiklerine PORSİYON KÜÇÜLT VE İDARE ET diyen TOK’ların ülke gerçeği olsa da, geğirenlerin homurtusu, açların mide gurultularını hep bastırıyor !
Ve en sevdiğim haber başlıklarından biri !
Türkiye siyasetinin İNSAN TANRILARI !
Bu tarz söylemleri bizler sağ siyasette sık sık izliyoruz aslında, ama bu defa sol siyaset de kendi tanrısını yaratma ihtiyacı duymuş anlaşılan… CHP İstanbul İl Başkanlığına adaylığını açıklayan ve CHP Genel Merkezi tarafından desteklendiği belirtilen Cemal Canpolat, katıldığı bir canlı yayında, “Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırmak, Mustafa Kemal Atatürk'e saldırmaktır" diye konuşmuş !
Siyaset, ara ara kutsallaştırdığı konulara dokunulmazlık sağlamak ister…
Dokunulmazlık, sessiz bir kabul edişi de beraberinde getirir…
İtirazları susturur…
AKP cephesinde, Erdoğan’ı sık sık Hz. Muhammed seviyesine çıkartma çabasını izleyen bizler, hatta hükümetin ekonomi politikalarını eleştiriden uzak tutmak için HER ŞEYİ ALLAH YAPIYOR diyecek kadar ileri gidenlere şahitlik eden bizler için solun bu TANRILAŞTIRMA çabası biraz şaşırtıcı olsa da,
…burası Türkiye !
Alışıyoruz…
Alıştırılıyoruz…
Hatta şu an okuduğunuz tüm bu haber başlıklarının eskiyip gündemden düşmesine de !
İyi okumalar…