Akşenerin kelimeleri Paçavra etme yarışı
Sokakta, ıssızlığın ortasında, evinin dört duvarı arasında çığlık çığlığa YARDIM isterken, uzaklaştırma kararları HİÇ edilirken, YETER diyen milyonlarca kadını var bu ülkenin…
Geride kalan 8 Mart’ta sokağa çıkan…
Protestoları da, çağrıları da engellenen kadınları var…
İSTANBUL diyor o milyonlar…
SÖZLEŞMESİ diye de ekliyor…
ŞİDDETE HAYIR’a eklemek için o BİZ deneni…
Bu konuda bir kadın konuşsun…
Ankara’nın kadın siyaseti konuşsun…
İYİ Parti lideri Meral Akşener konuşsun, Ankara için konuşsun…
-
‘Tek bir kadının dahi şiddet mağduru olmadığı güne kavuşuncaya kadar bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz…’ Madem öyle, o zaman altına imza koyduğun sözleşmeyi, yani İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayacak, şiddet mağduru kadınları koruyacak önlemleri alacaksın… Altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin de imzası olan İstanbul Sözleşmesi, kadını yaşatmak için atılan önemli bir adımdı... Zihniyeti batasıca bir grup, onu da paçavra etme yarışına girdi, görmezden geldin... Bu mu senin mücadelen?
-
Kendisine yönelik saldırılar için de konuşmuş Akşener, kendi çığlığını da eklemiş eldeki kalabalığa…
-
Kereste gibi adamların, kereste gibi yaşam formlarının erkek demeye midem kalkıyor... Onların yüzünün ne iğrenç olduğunu, şuur altlarının ne kadar pis olduğunu, her birinin ne kadar korkak olduğunu göstermeye beni vesile kıldın... Sana şükürler olsun Allah’ım... Bu yaşam formlarının, eşlerinin suratına nasıl baktığını merak ediyorum... Çoğunun da eşini tanırım... Çok samimi söylüyorum, kız ya da erkek hiçbir torunumu bu adamların yanlarına bırakamam, korkarım… Acaba ne yaparlar diye !
-
Bitmedi…
-
İki gün önce, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ydü… Her sene olduğu gibi, kadınlar olarak, bu sene de erkeklerin hamasi nutuklarını dinledik… Kadını insan yerine koymayanların, aslında ne kadar kadın sever olduklarını dinledik... Dost meclislerinde kadına karşı her türlü ahlaksızlığı yapanların, aslında düpedüz feminist olduklarını dinledik... Adamlar feministmiş, şimdi öğrendik... İşyerlerinde, ofislerinde kadına karşı her türlü mobbingin uygulandığı, kariyer yapmak isteyen kadınların önüne her türlü engelin koyulduğu şirketlerin, aslında ne kadar eşitlikçi olduğunu dinledik... Nitekim, tüm bunları geçen sene de dinlemiştik... Ama son bir yılda 304 kadının öldürüldüğü, her gün karakollarına yüzlerce ŞİDDET şikayeti yapılan Türkiye’de görüyoruz ki, maalesef değişen bir şey yok…
-
Geçen gün bir kadın paylaşımını okurken, “Çok karışığım… Bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun, diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabildiğince halen inanıyor ve heyecanını koruyor… Bu iki yan arasında ben, eziliyorum” kelimelerinde durdum !
Haklısınız…
Bir gün her şeyin değişeceğine olan inancımız, saksıya ektiğimiz çiçek tohumları gibi… BİR GÜN AÇAR MI, diye başında bekliyoruz… AÇAR MI, sorusuna cevap arıyoruz…
Kadın hayatları da AÇILMAK istiyor aslında… Özgürce büyümek, özgürce konuşmak, özgürce gülmek, özgürce yürümek, özgürce giyinmek, özgürce paylaşmak, özgürce sevmek istiyor… ERKEK egemen sistemin replikleri ile büyütülmüş bir neslin KADER KURBANLARI olmak istemiyor…
Son bir yılda 304 kadının öldürüldüğü, her gün karakollarına yüzlerce ŞİDDET şikayeti yapılan bir Türkiye değil, düşlerini istiyor…
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bir kez daha kutlu olsun !