Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 139 defa okundu.

YORGUNUM Diyenlerdeyiz… Hatay’ın Antakya’sında…

İlk mesajımız gelsin…

Kendini anlatsın…

-*-

Yorgun muyum ?

Bunu mu soruyorsun bana ?

Haklısın, halimden belli olmuyor !

Bedenimdeki yaralarım, elbisemin altında kaldı… Ama ruhumun yıkıntıları o kadar çok ki ! Taş taş üstünde kalmadı ! Her yer, her şey yerle bir oldu ! O enkazın altında kaldım haftalarca ! Sesimi duyurmaya çalıştım ! Elimi, üzerime yığılan taşların arsından gökyüzüne uzattım ! 24 saat boyunca çaresiz, ölümü beklemek nasıl bir şey, biliyor musunuz siz ? Karanlık basınca, size yuva olmuş, eş olmuş, çocuk olmuş evinizin bir ölüm gibi üzerine örtülmesi ne büyük bir ağırlık, tahmin edebiliyor musunuz ?

Tahmin edemezsiniz…

Zaten kimse edemedi ki…

Bugün, 6 ayı geçti, daha iyiyim…

İçimdeki sokakların yıkıntılarını toparladım…

Eşim ve iki çocuğumun mezarlarını temizledim…

Her sabah, onların okul telaşıyla uyanıyorum hala…

Eşimin her sabah ütülediğim bir gömleği ise hala benimle…

Ben mi ?

Kendimleyim…

Enkazdan çıkarabildiğim eşyalarımla, bir çadırda…

-*-

Evet…

Bugün, YORGUNUM diyen hikâyelerin ilki geldi…

Onlar, Hatay’dan bana ulaşanlar, yorgun düşmüş yaralı bedenlerde birikenler, ama BENİ PAYLAŞIN da diyenler… O yüzden, bugün, bu sayfada ONLAR olsun istedim… Ankara’nın KADER diye anlatıp, KABULLENİN diye de eklediği hayatın hikâyesini en ağır şekilde yaşayanlar olsun istedim…

O zaman sıra, bir diğerinde !

Kalbinizle okumaya devam edin sadece…

-*-

Çocukları, yaşadığımız kâbusun ardından içine sıkıştırıldığımız hayata alıştırmaya çalışıyorum… Gözlerimin içine içine bakıp da NE ZAMAN diye sorar hallerine ne zaman şehitlik etsem, “Yeniden bir evimiz olacak ve odalarınızın duvarlarını yeniden beraber süsleyeceğiz” diyorum hep... Her şeye rağmen, çadırın ardından geçtiğimiz konteyner kent, BUNA DA ŞÜKÜR dedirtiyor insana ! En azından burada yemek var, su var, en güzeli de ben gibi gökyüzüne bakıp nefes almaya çalışan bir kalabalık var !

Kimi annesini,

Kimi babasını,

Kimi tüm ailesini kaybetmiş…

Ben, şanslıyım…

Bankaya olan borcunu hala bitiremediğimiz evimizi kaybettik sadece ! SADECE dememe bakmayın siz ! Evimizle beraber işimizi, dükkânımızı, paramızı, geleceğimizi de kaybettik… Allah’tan, kocam EYT emeklisi de, aydan aya 7 bin küsur para geçiyor elimize ! En son yüzde 25 zam demişlerdi de ne heyecan yapmıştık… Büyük hayalkırıklığı ! Bize, “SİZLER, KADER PLANININ PARÇASISINIZ” diyenlerin zammı da o planın bir parçasıymış, bakın bunu da en ağır şekilde anladık ! Keşke onlar da bu parayla NASIL YAŞADIĞIMIZ gerçeğini anlayabilseler !

Bugün, birkaç konteyner ötede kalan annemleri ziyaret edeceğiz…

Depremde yaşadığı travma yüzünden konuşamıyor hala…

Ama gözlerinde birikenleri okusanız, korkardınız !

Abartmıyorum…

Ben bile korkuyorum…

-*-

Bu ve bunun gibi o kadar çok hayat fısıltısı var ki etrafımızda… Hepsi de OKUNMAK istiyor, PAYLAŞILMAK da… Çünkü YOK sayıldıklarını düşünüyor ! VARIZ diyor o yüzden… Hala YAŞIYORUZ diyor… AMA BÖYLE DEĞİL diye de ekliyor !

Duyuyor musun, Ankara ?

Duyuyor musun, emekli maaşlarında GÖLGE yüzde 25 zamla koca bir UTANÇ yaratan Ankara’nın, sessiz sakin kendi VEKİL / EMEKLİ maaşlarına zam yapan HALKIN ( !!! ) TOK Vekilleri ?

Duyun…

Çok iyi duyun…