Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 237 defa okundu.

YARALI TEPEDEN TIRNAĞA HERKES YARALI

Şarkı, ne güzel mırıldanmış…

Ne zaman canın yansa bu kadar derinden

Sanırsın mümkün değil bir daha üzülmen

Ne inat ne gözü kara ne dayanıklı yürek

Acıyor aynı yerden her şeye rağmen

Ne akıl kar ediyor ne fikir o sırada

Biliyorsun geçiyor zamanla ama ne fayda

Yaralı, tepeden tırnağa herkes yaralı

Alışılmıyor acıya, yok kaidesi kuralı

Kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni

Ne gelen anladı ne giden olanı biteni

Adıyorum aşka geri kalanımı

Suya söyledim gitti en son yalanımı

Aşkın da en hesapsız kitapsız olanını

Yaşamazsam kara kaplıya kaydedin beni

Sizi bilmem ama…

Yaralarımızı hatırlatmış…

Tepeden tırnağa acıyanlarımızı…

Durdurulamayan kanamalarımızı…

Rüzgâra savurduğumuz ağıtlarımızı…

Ama durmadan biriktirdiklerimizi de…

Avuç avuç…

Kalp kalp…

Beden beden…

Niye mi ?

Unutmadık…

Haziran eylemlerini unutmadık…

Taksim Gezi’ye eklenenleri unutmadık…

Sıkılan gazları, fırlatılan kapsülleri unutmadık…

Bedenleri delip geçen çelik kapsüllerin acısını unutmadık…

AĞACIMA DOKUNMA diyenlere takılan kelepçeleri unutmadık…

Gün ağarırken yapılan baskınla yakılan çadırları unutmadık…

Polislere özenle YAZDIRILAN destanları unutmadık…

O destanlara KURBAN verilenleri unutmadık…

EMRİ BEN VERDİM diyenleri de…

O emri uygulayanları da…

Yitip gidenleri de…

Abdullah Cömert’i, Ethem Sarısülük’ü, Ahmet Atakan’ı, Berkin Elvan’ı, Medeni Yıldırım’ı, Ali İsmail Korkmaz’ı, Mehmet Ayvalıtaş’ı UNUTMADIK, düne ekli restleşmenin destanında duranların Ankara’sı daha dün “TAKSİM GEZİ’YE O TARİHİ BİNAYI İNŞA EDECEĞİZ” derken, UNUTMAK İSTEMEDİK… ama en çok da… Polisin 150.000 adet gaz bombası attığı, TOMA’lardan 3.000 ton su sıktığı, FN-303 adlı silahtan göstericileri boyamak için ‘bizmut’ içeren kapsüllerin atıldığı Gezi direnişine ekli çığlıklar kulaklarımızda çınlarken…

UNUTMAK BİZE GÖRE DEĞİL, dedik…

O yüzden Nazım Hikmet bitirsin bugünü…

…yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak

…unutma; aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak

Desin…

Ve eklesin, başka başka dizelerinde…

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

yani o derecede, öylesine ki,

mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

yahut kocaman gözlüklerin,

beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

insanlar için ölebileceksin,

hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

hem de en güzel en gerçek şeyin

yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Evet…

ÖLÜMÜ adres gösterenlere inat, YAŞAYACAĞIZ…

Ama UNUTMAYACAĞIZ, unutturmayacağız…