Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 126 defa okundu.

Vakıf İşhanı Ve esnafın iki türlüsü

-

Kuşkuya, yağmaya ve terk edilmişliğe karşı yanıtımız, YAŞAMDIR... Ne tufanlar, ne salgınlar, ne açlıklar, ne felaketler, ne de yüzyıllar boyu birbirini izleyen sonu gelmez savaşlar, yaşamın ölüm karşısındaki dayanıklı üstünlüğünü kırmayı başarabildi... Hep büyüyen, hep hızlanan bir üstünlük !

-

…der Gabriel Garcia Marquez !

Biz de, Antakya adına YAŞAM kazansın, eski kenti öldüren beton kalabalık adına ufak da olsa derinden bir nefes alınsın istiyoruz… Bu kentin trafiğe kapalı Hürriyet Caddesi’ni Asi Nehri ve gökyüzü ile buluşturacak proje için bugüne kadar atılmış ADIMLAR da İMZALAR da geri çekilmesin istiyoruz… Bu kentin insanına, bu kentin kendisine verilmiş ONCA SÖZ tutulsun istiyoruz ama…

Daha dün Valilik makamında atılmış imzalar ve paylaşılan gülümseyen yüzlerle TAMAM diyenlerin, aradan geçen süre içinde farklı farklı yollara sapmalarından da çok SIKILDIK ! Bu kente yaptıkları yanlışlara rağmen, koltuklarını onlar için GARANTİ sananların rahatlıklarından en çok da !

Geçen gün, yaşananlara şaşırdığını söyleyen bir esnaf şunu dedi;

-

Onca şey yapıldı, burası için yarışma organize edileceği söylendi, devreye Vali bile girdi, hem Antakya’nın hem Büyükşehir’in Belediye Başkanları TAMAM dedi… Şimdi kalkıp bazılarının başa dönmesine ne demeli?

-

Aslında, hiçbir şey !

Diyenler, demokratik haklarını kullanıyor…

Konuşmak istiyor ve talep ediyorlar…

Ki sorun, ONLAR değil zaten !

Sorun, konuşmayanlar…

Susanlar…

Onlar, açık açık, “BURADA BİR OTEL İSTİYORUZ” derken, “BİZ, YEŞİL ALAN İSTİYORUZ” demek için ayağa kalkmayanlar…

Sessiz kalanlar…

Bir adım geriden izleyenler…

Kızdıkları kadar cesur olamayanlar…

İhtiyaçları olanı diğerleri gibi talep edemeyenler…

Şair der ki…

-

Ne diye her saniye güçlü olmaya çalışıyorsun ki ? Ağlaman gerekiyorsa ağla, bağıracaksan bağır, kapı pencere kıracaksan kır... Ne yapman gerekiyorsa onu yap, durma ! Sürekli içine atınca daha güçlü olmuyorsun…

-

Olansa, bu kente oluyor…

Binlerce yıllık bir coğrafyanın Antakya’sına yöneticilik (!) yapanların (!), aslında hiçbir şey yapmadıklarını kendilerine söyleyemiyoruz bile… Çünkü KRAL ÇIPLAK hikâyesinde de en az Vakıf İşhanı konusunda konuşamayanlar kadar KORKAĞIZ… Kötü yönetilen bir dünya kentinde berbat yollara, standart dışı kaldırımlara, az biraz yeşile, berbat bir peyzaj zevkine muhtaç bırakılanlarız… Ama çıkarlarımız gereği, susuyoruz… Ekonomik sebeplerle, susuyoruz… Siyaset ilişkileri adına, susuyoruz… Protokol listelerinden çıkmama adına susuyoruz…

Haklısınız, hep en iyi yaptığımız şeyi yapıyoruz !

Evet…

Anlayacağınız…

Vakıf İşhanı, hikayemizin ufak bir parçası !

Bu kentin geldiği, getirildiği halin son gündem maddesi !

Ne diyor bu kent, biliyor musunuz ? “Bir yolda yürüyorsun… Yolun yarısı, birilerinin seni dağıtmasıyla, diğer yarısı da kendini toparlamakla geçiyor ! Velhasıl, hiçbir şey anlamadan ölüyorsun…”

Peki, yetmedi mi kavgalarımız ?

SIKILMADINIZ mı ?

Biz, çok SIKILDIK…

SİZLERDEN ÇOK SIKILDIK !