Uygulama Laik mi İslami mi Yoksa saf bir masumiyet mi
-
Saklan, hadi saklan kendinden, saklanabilirsen…
İki elinle tutup yokla kendini, yerinde misin diye…
Yoksa, hep düşler ülkesinde misin ?
-
Bugün saklanmayalım !
Az biraz Türkiye’den, biraz da Ankara’dan bahsedelim ! Son dönemde giderek daha çok dua eden resmi kurumsal açılışların politik hayata olan hakimiyetinde verilmek istenen mesajı, mevcut alfabe üzerinden okumaya çalışalım…
Az biraz Türkiye’den, biraz da Ankara’dan dedik…
Çünkü ikisi de ayrı iki başlık gibi !
Biri laik sistemin ülkesi, diğeri, İslami kimliğin Ankara’sı… !
Cumhuriyet tarihinde ilk kez, adli yılın, Diyanet İşleri Başkanı'nın duasıyla açılması ile başlayan, Türkiye’nin New York’taki Türk Evi açılışına kadar da uzanan hat üzerinde duralım biraz o yüzden ve… Diyanet’in, toplumsal ve politik hayat içerisinde DÜZENLEYİCİ (!) rol üstlenme çabasını konuşalım…
“Yeni uygulamaya dair talebin kaynağı, 13 milyar liralık dev bir bütçeye sahip Diyanet mi, yoksa AKP’nin tercihleri mi”, kısmında değiliz !
Anlaşılan o ki, Ankara, yıllar içinde değiştirdiği yeni devlet sisteminde, işleyişe başka bir kıvam ve tat katma peşinde ! Peki, usulca (!), sessizce (!), ayarında (!) katılan bu yeni tat, var olanı zenginleştirecek mi, yoksa ortaya çıkacak olanda baskın bir lezzet mi oluşturacak ?
Soru da, sorun da burada gibi !
Yine de…
Amerika’nın gökdelenleri ile ünlü kentine, New York’a Türkiye adına gidenlerin, buradaki açılışı; İslam dünyasındaki rolü ve misyonu ile çok farklı bir noktada duran MODERN ve LAİK Türkiye adına mı, yoksa aynı İSLAM adına POLİTİZE edilmiş bir kimliğin yeni sistemi adına mı yaptığını iyi belirlemek lazım !
Bu konudaki tespitlerde duralım mı biraz… ?
Özellikle de, adli yıl açılışı ile ilgili eleştirilere cevap veren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, “Önderler olarak, boş alan BIRAKMAMAMIZ lazım ! Adaletsiz İslam olur mu? İnanç, sokakta olmasın, insanın içinde olsun, evine, ticaretine, siyasetine, adaletine yargısına yansımasın ! Görüyorsunuz, ortalığı ayağa kaldırıyorlar” sözleri noktasında !
Evet…
Sıra, "Biz Her Şeyiz/ Diyanet'in İşleri" kitabının yazarı, Burcu Karakaş’ta…
“Ali Erbaş'ın sözleri, iktidarın, dinin kamusal alanı düzenlemesine yönelik açık bir talebi olduğunu ortaya koydu. Esas görevi din hizmetlerini yürütmek olan Diyanet'in, bu sınırın dışına çoktandır çıktığını söyleyebiliriz. Özellikle 2010 yılından bu yana, faaliyet alanı gittikçe genişliyor. O da şu sebeple… İktidarın, Diyanet'ten bir talebi var. Toplumsal sorunlara ya da iktidarın sorun olarak gördüğü konulara İslami referanslarla çözüm üretmesi isteniyor.”
Müzeden camiye dönüştürülen Ayasofya'nın minberinde 24 Temmuz 2020'de hutbe okurken, elindeki kılıçla oldukça dikkati çeken bir fotoğraf karesi sunan Diyanet İşleri Başkanı, anlaşılan o ki, yeni Türkiye’nin Ankara’sının da göbeğinde…
Haklısınız…
Asıl soru, Diyanet İşleri Başkanı’nın Ankara’daki protokol konumu değil !
Asıl soru…
Diyanet İşleri Başkanı’nın temsil ettiği Sünni inancın ritüellerinin, ha bire güncellenen ülke siyasetindeki gücü ve yeri ! Bu gücün ve yerin koordinatlarını son yıllarda daha da netleştiren iktidarın, dinin, kamusal alanı düzenlemesine yönelik açık bir talebinin olup olmaması !
Var mı ?