Antakya’ya ilk kez gelen bir turistim ve adını çokça duyduğum bu kentin eski Roma kokan mozaiklerini görmek istiyorum… O yüzden, gelmeden internete girdim, Turizm Bakanlığı ONAYLI Hatay Arkeoloji Müzesi web sitesinden ÖN bilgi aldım…. Hatta yanımdaki tablet bilgisayardan defalarca kontrol ettim, ama…
Bir şey var…
Yanlış olan bir şey…
Yolunda gitmeyen bir şey…
Adres yanlış olmalı…
Web sitesinde, Müze adresi diye verilen yerdeki bina, KAPALI… Üzerinde de bir NOT var… ‘Yeni Müze Adresi’… Tamam da, web sitesi NEDEN hala burayı gösteriyor ? Garip !
Adresi bir kez daha not ettim…
Bir minibüsteyim, oraya gidiyorum…
Ve şimdi denilen yerdeyim… İndiğim yerde kocaman bir bina var ! Müze burası olmalı… Önünde ‘değirmene’ benzeyen bir şey olan, düz bir bina burası… Evet, bir tabela gördüm… Üzerinde ‘Hatay Müzesi’ yazıyor… Ama ‘Arkeoloji’ demiyor ! Yanlış gelmiş olabilir miyim ?
Girişe doğru yürüyorum…
Sanırım önce hediyelik eşya mağazasına uğrayacağım… Biraz alışveriş, belki Hatay’a dair birkaç kitap, hatta CD… Görevliye yaklaşıyorum, ama… Bir gariplik var ! Raflar BOŞ, hiçbir şey yok, BOŞALTILMIŞ gibi, hatta TERKEDİLMİŞ gibi… Daha da garip olanı, kahve makinası var… Anlamadım !
Söylenen mi ?
Oradaki görevlinin anlattığına göre, Hediyelik Eşya Mağazası için İHALE süreciymiş… Eldeki tablonun nedeni de buymuş…
Anlamadığım şey şu aslında…
İhale sürecinin, Müze’nin marka değerini eksiltmeden ve hatta bu ara dönemin de gelen ziyaretçilere yansıtılmadan atlatılması, hatta o şekilde sonuçlandırılması gerekmiyor mu ? Rafları boşaltılan bir yerin verdiği tabloya zihinlerde eklenecek şeylerin Müze’den eksiltebilecekleri hesap edilemiyor mu ?
Sanırım, HAYIR !
Görevli eliyle bir şeye işaret ediyor bunu söylerken !!!
‘İsterseniz kartpostal alabilirsiniz…’ !!!
Evet…
Tezgahın ön kısmında duran kartpostallar eldekinin ‘BUNUNLA İDARE EDİN’i olmuş anlaşılan… Ama BENLİK değil… O yüzden bir şeyler içmek istedim… Sıcak bir şeyler… Espresso’ya ne dersiniz ? Haklısınız, iyi olur… Hava soğuk ve yağmurlu, iyi de gelir… İçimizi ısıtır…
Ama görevli uyarıyor !
‘Sütümüz yok… Sütsüz içerseniz vereyim…’ !!!
Dünya’nın önde gelen bir Müze’sinin methini duyup, önce web sitesi problemi ile karşılaşıyorum, şimdi de olmayan bir hediyelik eşya mağazasının içinde bir köşeye kurulmuş servis masasında ‘sütü kalmamış’ bir hizmetin espressosunu içiyorum… Afiyet olsun mu ?
Haklısınız…
Kötü başladık…
İçeride mi ? Daha da garip şeyler oldu… Mesela, bir çok yeni heykel ve mozaik eklenmiş, bu belli… Ama Mozaiklere ya da o heykellere dair TEK BİR NOT ya da BİLGİ LEVHASI yoktu… Hazırlıkları bitmemiş anlaşılan… Peki, hazırlığı bitmemiş olan bir eser NİYE misafirlerin gözü önüne sergileme için konur ? Anlamadım… Anlayan ?
Ama en garibi de…
Olanların da, var olan mozaiklerden oldukça uzak ve ilgisiz yerlere konulmuş olması…
Ne hissettim biliyor musunuz ?
İnşaat alanında dolaşıyormuş gibi… Bitmemiş bir şeylerin dağınıklığı içinde adımlıyormuş gibi… Sizi bilmem ama, gördüklerimi SEVMEDİM… Bu dağınıklığı SEVMEDİM… Dünün Antakya’sına ait görkemli Roma mozaiklerinin bu halini SEVMEDİM… Eldekini ‘anlatamama’ konusunda elde edilen bu başarıyı (!) SEVMEDİM… Markanın değerinde duranların bu ‘rahat’ hallerini SEVMEDİM… Bu ilk Antakya günümü hiç SEVMEDİM…
Siz sevdiniz mi ?