Soylunun söylemleri Savaşın tespitleri
Nasıl başladık, hatırlayalım mı ?
Önce Lütfü Savaş konuştu…
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş, twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Reyhanlı, Yayladağı, Altınözü ilçelerimizde bir Suriyeli çıkıp 'Ben başkan adayıyım' dese, şu an kazanabilecek durumda. 5 sene sonra Kırıkhan'ı kazanabilecek durumda olacak. 10 sene sonra Hatay'ı kazanabilecek durumda olabilecek” dedi ve topu, tam da bu noktada ‘özel bir strateji uyguladığını’ kelimeleri arasında sıkça tekrarladığı Ankara’ya attı !
Hedefteki isim mi ?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu…
Aslında, Bakanlığı adına CEVAP vermesi yeterliydi, ama…
Tarzı da, kelimeleri de, RACON kesen dizileri hatırlattı…
Hele ki ‘ADAM OL’ derken…
Ve bu kelimeler, bir Bakan’dan bir belediye başkanına giderken…
Okuyalım mı ?
“Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı çıkıp neler söylüyor. Madem böyle toplumu tahrik etmeye gidiyorsun, sana cevap verdik. Adam ol, sen de cevap ver. Ben bakan olarak yalan söylediğini söylüyorum. Neymiş, Altınözü, Yayladağı ve Reyhanlı'da şu anda Suriyeli kardeşlerimiz belediye başkanı adayı olsa kazanacakmış. Böyle milleti tahrik eden, millete yanlış bilgi veren, kamu sorumluluğundan uzak bir adamsın sen. Bunun için gerekli soruşturmayı başlattığımızı da söylemek istiyorum. Öyle tahrik etmeye çalışacaksın, yanına kalacak? Kamu sorumluluğu olan bir kişi olacaksın, böyle yanlışlar da yanına kalacak? Ben yanlış yapıyorsam benim de yanıma kalmasın. Bu tip manipülasyonlara hiçbirimizin hakkı yok. Halkı böyle bölmenin, yalanlarla halkın değerleri üzerinden istismar edecek bir anlayışın, hukuk açısından elbette ki gerekli değerlendirmeleri yapılıp, ortaya konacaktır.”
Aslında, Ankara’nın bir Bakanı ile Hatay’daki yerel idarenin başındaki ismin 31 MART üzerinden güreşe tutuşması ya da kimin sırtının kündeye geldiği değil derdim, ama toplumda ‘sığınmacılara’ yönelik zaten var olan NEFRET ve ÖFKE dilinin artması, hatta kontrolden çıkması, ki son olay buna dair…
Öyle ki… Kimle konuşsam, ‘Başkanımız haklı, Suriyeliler…’ diye başladı söze…
Suriyeliler !!!
Peki, ne yaptılar, Suriyeliler ?
İşimizi elimizden aldılar… !
Mevcut kiraları yükselttiler… !
İşgücü piyasasını ele geçirdiler… !
Asayiş olaylarını ise tırmandırdılar… !
Hatta suç oranımız da arttı… !
Şehrin kiri de, çöpü de… !
Düzen ise hak getire… !
Anlayacağınız, başa döndük… Hatay’ın Ankara kavgasında, konumuz 31 Mart’ın dengelerinde kurban aramaya döndü… Hatta o kurbanları da belirledik… Suriyeliler !
Peki, gerçekten biz bu muyuz ?
ÖFKE ve nefretten mi oluşuyoruz ?
Hani KADİM BİR KENT’in evlatlarıydık !
Binlerce yıllık bir geçmişin son medeniyetiydik !
Dinlerin, kültürlerin aynı çatı altındaki örneğiydik !
Anlaşılan artık değiliz !
Kendi içimizde yükselttiğimiz siyaset sloganlarının bayraktarlığında ZAFER (!) naraları atarken, kendimize kurbanlar arıyoruz ! Ama farkında olmadan, o kurbanları, ÖFKE ve NEFRET sahiplerinin önüne atıyoruz…
Farkın da mıyız ?
Söylediklerimizin, kelimelerimizin…
Fark edin…
Bir an önce fark edin…
Daha fazla kaybetmeden hem de…