Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 102 defa okundu.

Lütfü Savaş CEVAPLASIN İzzettin Yılmaz SÖYLESİN

Bugün,

biraz konuşalım…

Sevmek üzerine konuşalım…

Bir kenti, ülkeyi, sahip olunanı…

İçinde olunanı, eklenileni, seyredileni…

İmrenilerek bakılanı, hayran olunanı…

Özlemle dinlenileni, hayal edileni…

Vazgeçilemeyeni, unutulamayanı…

Hakkında hep yazılanı, çizileni…

Geride asla bırakılamayanı…

İstense de terkedilemeyeni…

Evet…

Konuğumuz, Suriyeli Komedyen Duraid Lahham'ın (Nam-ı diğer Ghawwar) röportajından ufak bir kesit.

Yok…

Bu defa güldürmedi…

‘SEVMEK’ dedi…

‘SEVİNCE…’, diye de ekledi…

Gerisi gelsin o zaman !

-

Spiker…

“Size kucak açmış onca devlet varken, refah içinde ve güvende yaşamak varken, hem de siz ve aileniz onca tehdit alırken, siz, ülkenizde kalmayı tercih ettiniz. Neden ? …”

Duraid Lahham (Ghawwar-ıt Tavşe)…

“Anneniz hasta olsa, gidip hemen başka anne mi arar, yoksa başında durup iyileştirmeye mi çalışırsınız ? Vatan, anne gibidir ! Yoksul ise varlığıyız… Yaşlı ise bastonu, hasta ise ilacı, üşüyorsa elbise, yalınayaksa ayakkabısı oluruz…

Siz, hiç toprağından göç eden ağaç gördünüz mü ?!

Ağacı topraktan ayırırsanız, o ağaç kurur…

Vatan, topraktır…

Biz ise ağaç…

-

Duraid Lahham, içinde tutmamış sevgisini, hikâyesini, sadakatini, aşkını… Cesaretle paylaşmış… Maya Angelou der ya, “İçinde anlatıl-a-mamış bir hikâye taşımaktan daha büyük bir eziyet yoktur…” diye !

Ondan !

Tutmayın zaten…

İçinizde tutmayın…

Paylaşın…

Biraz buna dairiz bugün…

Paylaşılan ufak bir nottayız…

Bu şehir için yazılmış ufak bir notta…

SEVMEK denilenin altını cesaretle çizen, içinde tutmak yerine paylaşan yaşlı bir adamda…

“Pandemi yüzünden uzun bir süre torunlarımı göremedim... Ardından karım hastalandı ve hayat, onu benden almayarak, bir kez daha hatırlattı bize, nefes almanın değerini… Birlikte çok yürürüz… Ardından köprübaşına gelince durur, soluklanmak için ulus meydanında bir banka biraz oturur, bize verilen o hayatın hediyesini izleriz, beraberce… Biz yaşlara gelince, daha fazla izliyorsunuz etrafı ama… Pandemi öncesindeki banklarımız yok artık… Hepsini, oradaki kafelere vermişler… Bir şey yemek gerekiyor, içmek de, oturmak için… Bedava izleyemiyoruz artık, sevdiğimiz yerden akan hayatı…

Yazar mısınız, banklarımızı geri versinler bize !!! Oturalım yine !!!”

Biz yazdık, sorduk da…

Lütfü Savaş CEVAPLASIN şimdi…

İzzettin Yılmaz SÖYLESİN hatta…

Geri verirler mi ?