Korkuyu sermaye yapanlar Sermayesi korku olanlar
SPD’den Macit Karaahmetoğlu, Derya Türk-Nachbaur, Cansel Kızıltepe, Hakan Demir, Aydan Özoğuz, Gülistan Yüksel, Nezahat Baradari, Mahmut Özdemir, Metin Hakverdi,
Yeşiller’den Cem Özdemir, Ekin Deligöz, Canan Bayram, Filiz Polat, Melis Sekmen,
Sol Parti’den Gökay Akbulut, Nils Ateş Gürpınar, Sevim Dağdelen,
Hristiyan Birlik ittifakı üyesi CDU’dan da Serap Güler…
Onlar, Almanya’daki son seçimlerde Meclis’e girmeyi başaran Türkiye kökenliler…
Göçmen Türkiyelilerin Almanya’daki başarı hikâyeleri…
Bir ülkenin kaderinde BİZ DE VARIZ diyenler…
Onlardan biri, Nils Ateş Gürpınar… “Benim için öncelikli konular; iklim, zenginle fakir arasında giderek daha da açılan makasla mücadele, ödenebilir konut ve pandemiyle de ortaya çıkan sağlık sisteminin iyileştirilmesi olacak. Bu konular, insanlar için inanılmaz öneme sahip” demiş…
Derya Türk-Nachbaur ise öncelikli konularının başında, çocukların yoksulluktan korunması olacağını vurgulamış... Ona göre, Almanya gibi refah seviyesi yüksek bir ülkede her beş çocuktan biri yoksulluk tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı ve kalamaz…
Hayalleri, ortak yaşam üzerine…
ÜLKEM dedikleri Almanya üzerine…
Ne ırk, ne din öncelikleri var, ama BİZ üzerine…
Nesiller öncesinin GÖÇMEN büyükannelerinin, büyük büyük dedelerinin hikâyelerinden kopmadı hiçbiri, nasıl zorlu bir yoldan geldiklerini unutmadı, nasıl büyük bir mücadele verdiklerini hep bildi, kabullenilmenin zorluğunda dururken, ötekileştirilmenin acısını da yaşadı ama…
Vazgeçmedi…
Bugün onlar, Türkiyeli göçmenlerin Almanya umudu…
Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in, Türkiye ile imzalanan işgücü anlaşmasının 60'ıncı yıldönümünde yaptığı konuşmada, ülkeye gelen göçmen işçilere teşekkür etmesini dinlerken, bizi düşündüm…
Suriyeliler üzerinden yaratılmak istenen korku hikâyelerini…
Bir şeyi daha…
Denileni…
“İnsanları, en iyi, korkularını yöneterek kontrol altına alırsınız” deyişini !
Bizdeki de bu mu ?
Türkiye’de servis edilen bu mu ?
‘Sürekli ürüyorlar’ söyleminin nedeni bu mu ?
‘Bir gün bizleri de yönetir bunlar’ deyişinin çerçevesi bu mu ?
Londra’dayken, Çin Mahallesi’nde dolaşmayı çok sevdiğimi hatırlıyorum… Bakkalından marketine, restoranlarından hediyelik alışveriş mağazalarına kadar her şeyin Çinlilerin kontrolünde olduğu bir mahallede, korkuyu değil, özgürlüğü solumanın ne de keyifli olduğunu hatırlıyorum… Çinlilerin, bu ülkeye gelen ve kaderine ortak olan Hintlilerin, Kuzey Afrika ülkelerinden gelenlerin kalabalık yarattığı o mozaikte, bir ülke pasaportunu tek dine, tek dile, tek milliyete, tek olan her hangi bir şeye sıkıştırmanın, hapsetmenin saçmalığını da…
Almanya’da yaşananları GURUR DUYDUK diyerek izleyenlerin, bizde benzer bir yolculuğa çıkan Suriyeli sığınmacılar için ÖFKE ve NEFRET dili oluşturmalarını izlerken, bir şeyi daha anlıyorsunuz…
Korkuyu sermaye yapanlarız…
Sermayesi korku olanlarız…
İkiyüzlüyüz…
Ama yemezler…
Başka kapıya !