Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 165 defa okundu.

KONU DİĞERLERİ DEĞİL, -H-A-Y-A-T-L-A-R-I-M-I-Z-

Ne zaman aynı yerden geçsem MERAK ediyorum, NE olduklarını, NİYE oraya konduklarını, NE gibi bir işlev için Antakya Kaymakamlığı ile Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün tam önündeki kaldırımın kenarına dizildiklerini, hatta yaya kaldırımına inen kısmı İŞGAL ederken ki hallerine ekli RESMİ rahatlığı…

Toplam 7 ŞEY !

Toplam 7 BİR ŞEY !

Sahi NE ONLAR ?

Bir çeşit KÜTÜK mü yoksa TAŞ yontma mı, yoksa hayal gücümüzü zorlayalım diye oraya yerleştirilmiş bir çeşit ZEKA oyunu mu, belki de bir çeşit dinlenme alanı, yoksa RESMİ binalar önüne ekli bir çeşit KORUMA bariyeri mi ?

Olasılık çok !

Ama CEVAP yok !

Normal ülkelerde, hani gerçekten de NORMAL olanlarda, bir konuda yazıp çizdiğinizde, ki özellikle de RESMİ kimlikli olan kurumlar noktasında, BİRİ KENDİNİ SORUMLU HİSSEDER ve bir şeyler söyler, bunu da usulünce yapar, yazı yazar, resmi kanallardan birini kullanır ya da daha samimice davranıp yazıyı yazana “O ŞEY, BU” der ve konu da tartışma da kapanır…

Ama bizdeki durum FARKLI !

Biz gazetecilerin durumu çok farklı !

Hani DUVAR’a konuşur gibiyiz…

Sesimiz büyük bir boşlukta yankı yapar gibi…

O yüzden her yazdığımız bize aynen GERİ dönüyor…

Sorular da CEVAPSIZLIĞIMIZ da…

Haklısınız ama, alışamadık… Eldeki garip hallerimizin normalleştirilmesine bir türlü alışamadık… Oysaki o kadar çok ki o hallerimiz, eldeki örneklerimiz, sorularımız, şaşkınlıklarımız, YAPTIK-OLDU diyenlerin idaresindeki NE YAPABİLDİK-NE DE OLDU durumlarımız…

Mesela mı ?

Kentin ORTA yerinde olup da İSİMSİZ ve TABELASIZ bırakılan tarihi emanetlerimiz, ki kimse kalkıp da bu konuda NE bir şey söylüyor NE DE konuşuyor, herkes MEMNUN hayatına eklenen SESSİZLİKTEN, düğmelerini sonuna kadar iliklediği ceketin onu sıkan, nefessiz bırakan halinden, BİAT yeteneğimizin hemen her şeye KAFA sallayan mekanizmasından…

Mesela mı ?

Kokan, hatta kokmakla da kalmayıp burun kemiklerinizi sızlatan bir Asi’de olup biteni umursamayan kent idarecilerinin, aynı kokunun hemen yanı başında sürekli yenileyip durdukları çiçekler mesela… Sahi, KURBAĞALI DERE ile TAŞLI TARLA arasında ha bire geçiş yapan bir nehir yatağından rahatsız olmayıp çiçek dikenler hangi KAFADA merak etmiyor musunuz, hatta sormuyor musunuz, RAHAT MISINIZ diye, RAHATLIĞINIZA SAĞLIK modundan bir parça da bize verin diye !

Mesela mı ?

Önce Antakya merkezinde bir aracın içinde USTACA düzenlenmiş bir suikast sonucu Suriyeli bir muhalif isyancı öldürülüyor, olay NORMALLEŞTİRİLİYOR, hatta İÇ HESAPLAŞMA denilip DURUMUN BİZLE İLGİSİ YOK diye eklenebiliyor… Ardından Reyhanlı’da bir evde BOMBA yaparken başka başka Suriyeli isyancılar HAVAYA uçuyor, hatta parça parça oluyor, ki şüpheli birkaç kişi daha yakalanıp DOSYA KAPANDI deniyor… Ama şu kentte bir tane Allah’ın kulu çıkıp da KARDEŞİM BUNLAR SADECE 3-5 KİŞİ Mİ diye soramıyor, DAHA KAÇ KİŞİLER diye ekleyemiyor, YAKALADIN TAMAM DA, PEKİ YA YAKALAYAMADIKLARIN diye sıkıştırıp zorlayamıyor…

KRAL ÇIPLAK kardeşim, demiyor-diyemiyor…

Aksine, ÇIPLAK olandan daha ÇIPLAK hissediyor…

Ha bire üzerindekileri kontrol ediyor o yüzden…

Orasını burasını kapatıp, tedirgin oluyor…

Belki de korkuyor…

Ardından kelimelerini HAPSEDİYOR…

Ve kendi açık hava hapishanesine geri dönüyor…

Orada RAHAT mısınız peki, GÜVENDE misiniz ?