Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 171 defa okundu.

Kaç kelimemiz kaldı Kalanlardan cümle çıkar mı

--

Kimsenin kimsede geçici olmadığı, birbirini yüreğinden kavradığı ve hiç bırakmadığı o günleri… İnsanların yüzünden okunabildiği, verilen sözlerin kişilikler gibi ayakta kaldığı, yere düşmediği o günleri… Hani; insanlığın çıkarlardan önce geldiği, yere düşenin elinden tutulduğu, yerdeki ekmek tanesinin bile öpülüp alınlara götürüldüğü günler... Yapılan iyiliklerin yüze vurulmadığı, her şeyden önce Allah rızasının gözetildiği günler...

Hani büyüklerimiz hep derdi ya… “Yer ve gök, hep dua üstünde duruyor” diye… Kim bilir; birbirimizin üzerinde dualarımız eksildi de, belki de hep bu yüzden bu başımıza gelenler...

Kimileri yerini şaşırmış, kimileri gök kubbesini…

--

Ve eklemiş, Uğur Gökbulut…

--

Aslında insanlara güvenebilmeyi özledim ben.

--

Haklı…

Sanırım haklı…

Yok, kesinlikle haklı…

Biraz umutsuzluk koksa da, çok haklı…

Sanırım o yüzden, Paulo Coelho da haklı…

O GÜNLER denende “takılı kalma” derken hele ki…

Nasıl mı ?

--

Hiç bir şeyi geri almayı bekleme ! Yaptıkların için takdir edilmeyi BEKLEME ! Ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ! Ya da aşkının anlaşılmasını… Daireyi tamamla… Gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece, ‘onun senin hayatında yeri olmadığı için’ kapıyı kapat, PLAĞI DEĞİŞTİR, evi temizle, tozdan kurtul... Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve ŞU AN KİMSEN, o OL…

--

Şu an…

Peki, sordun mu bunu kendine ?

Şu an KİMİM, geçmişte KİMDİM diye ?

‘Hangisi gerçek bana daha çok benzerdi’ diye ?

Sor…

Hatta bugün sor…

Zaman kaybetme, şimdi sor…

Ardından, bulduğun o SON kendinle tanış !

Garip geliyor kulağa, haklısınız !

İnsanın kendisiyle tanışması da ne demek sahi ?

Her gün aynada gördüğüm kendimi tanımıyor muyum ?

Korkutucu, ama HAYIR !

Aynada göz göze gelsen de, HAYIR !

Niye olduğunu çok iyi biliyoruz aslında… Buna neyin neden olduğunu da… Bunca zaman, kendimizi keşfetmemek için kaçtık sorulardan… İçimizde fısıldayan seslerden… Hikâyemizin labirentlerinde kaybolmamak için yürümeye bile başlamadık… Kendimize olan mesafe hep uzak kaldı o yüzden… Ve koca yaşamı, O GÜNLER deneni özlemekle, başkalarına güvenememenin verdiği yalnızlıkla ve kaybettiğimiz kendimizi bulmak yerine, garip bir saklambaç oyununun ebesi rolüyle bitirdik ! Bize yüklenen rolleri hiç sevmedik belki, ama ses de çıkartmadık ! Repliklerimiz ne yüreğimize uydu, ne vicdanımıza, ne de dilimize, ama ezberciydik ve hep kolaya kaçtık !

Sonuç mu ?

Kendine ait kelimeleri olanların AZ, ama emanet repliklerle hayat tüketenlerin ÇOK olduğu bir ülke halini aldık… 

Sahi, sizin kendinize ait KAÇ kelimeniz kaldı ?

Sayın !

Tek tek sayın !

Ardından da düşünün !

Kalan o birkaç kelimeyle, düşünün !