Hep bir bahane var Seviyoruz o bahaneleri
Syrie James başlasın o halde…
-
Yapmak istediğimiz ya da yapmaya korktuğumuz şeyi ertelemek için her zaman bir sebep buluruz… Yarına kadar, haftaya, gelecek aya, gelecek yıla kadar… Ta ki sonunda hiçbir şeyi tamamlamayıncaya kadar…
-
İtiraf edelim mi, bunu, İSTİSNASIZ hepimiz bir şekilde yapıyoruz !
Bahaneyi nasıl paketlediğiniz önemli değil…
Ama PAKETLEMENİZ önemli !
Oysa ki, kaybediyoruz, o her PAKET aşamasında, kaybediyoruz !
En çok da zamanı…
Cahit Sıtkı Tarancı ne güzel demiş…
-
Yaşım ilerledikçe
daha çok anlıyorum,
Ne büyük nimet olduğunu
ah ey güzel gün…
Boş yere üzülmekte mana yok,
anlıyorum…
Kadrini bilmek lazım artık,
her açan gülün…
Şükretmek türküsüne,
daldaki her bülbülün…
Yanmak da olsa,
artık AŞK ile yaşıyorum…
-
Belki de anlamıyoruz !
En çok da hayatı !
O yüzden sadece yaşıyoruz !
Nefes alıyor ve veriyoruz !
Sabah kalkıp, işe gidiyoruz !
İş bitiminde, yeniden eve dönüyoruz !
Ara ara kendimizi hatırlayıp, aynada göz göze geliyoruz !
Ama ardından yine aynı tempodayız !
Sadece yaşıyoruz !
Galiba, hayatlarımız, hep temize çekilmeyi bekleyen karalamalar halinde… Bir türlü düzene sokmuyoruz… Ne fikirlerimizi, ne düşüncelerimizi, ne de rafa kaldırdığımız hayalleri, düşleri… Ertelediklerimizi… Söylemek istediklerimizi… Belki de denemek istediklerimizi, ama hep korktuklarımızı… Kaleme almak istediklerimizi, ama hep sildiklerimizi… Hayatın ONAYI olmadan, ÖZGÜRCE adımlamayı… En çok da KENDİMİZ olmayı…
Sahi, o karalamalar içinde NE kadarız ?
O karalamalar içinde NE kadarımızı kaybediyoruz ?
Düşünün…
En zorunu yapın ve düşünün…
Biz gibi ülkelerde DÜŞÜNME işinin zor bir iş olduğunu bilenlerdenim…
Richard Sennett, “Otorite” adlı kitabında buna dair şöyle der…
-
İnsanlar, iktidar hakkında düşünmezler…
İktidardakilerin, onlara TELKİN ettiği şeyi düşünürler…
-
Ne dersiniz ?
Belki de başından beri o PAKETLEME işinin bahanesinde de BU var… Korkularımız var… Telkinlerle yönlendirilen tutuklu ruhlarımız var… KENDİ olamayan kalabalıkların kaybolmuşluğu var… Tüm o karalamaları bir gün gelip de temize çekmeyi erteleyen tereddütlerimiz var…
Bu yüzden de…
Bir çoğumuzun her gün yaşadığı TEK gerçek; her sabah uyandıktan yarım saat sonra, ait olmadığımız insanların içine karışmak zorunda olmak ! Dün gibi… Bugün gibi… Yarın olacağı gibi…
DÜŞÜNÜN !