Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 170 defa okundu.

Hataydaki muhalif Suriyenin Ne kadarı kontrol altında

Tarih, 26 Ağustos 2015…

Yer, Antakya…

Bir suikast…

Bir patlama…

Ve 1 ölü…

Ölen mi?

Suriyeli muhalif bir komutan…

İsmi, Cemil Radun…

Bağlı olduğu silahlı grup mu ?

Özgür Suriye Ordusu-Şukur El-Ğap Birliği…

Hatay Valiliği’nin o dönem açıkladığı gibi, ölen kişi Suriye uyruklu 44 yaşındaki Cemil Radun. Şahıs daha önce Suriye ordusunda yarbay rütbesinde çalışmış birisi. Daha sonra oradan ayrılarak Özgür Suriye Ordusu'na katılmış ve ardından da Türkiye'ye gelmiş, Hatay’a yerleşmiş…

Resmi açıklama mı ?

“Olayın, Suriye'deki muhalif grupların kendi arasındaki bir ANLAŞMAZLIKTAN çıktığını tahmin ediyoruz..."

Bu kanlı ANLAŞMAZLIĞIN üzerinden neredeyse 1 yıl geçti, ki merak etmiyor değiliz, saldırıyı düzenleyen şahıslarla ilgili soruşturmanın hangi noktaya vardığını, o noktada kim ya da kimlerle karşılaşıldığını, birbirlerini bu denli profesyonel suikast yöntemleriyle öldürebilecek kadar ileri gidenlerin ne derece kontrol edilebildiğini, kontrol altındaki Suriyeli kalabalığın ne kadarının bu gibi isimlerle bağlantı içinde olduğunu, hatta Ankara’ya yakın olduğu çok iyi bilinen Özgür Suriye Ordusu’na yakın askerlerin (!) ya da savaşçıların (!) ne kadarının içimizde normal (!) bir hayat sürdüğünü, ne kadarının MİT ya da Hatay Valiliği takibinde olduğunu, süren bir savaşın yorgun bedenlerinin neden dinlenme alanı olarak hayatlarımızın orta yerini seçtiğini, buna nasıl olup da izin verilebildiğini, nasıl olup da bunun normalleştirilebildiğini…

Olayın asıl korkutucu ve bugün dahi düşündürücü olan tarafı, Suriye’deki çatışmalara taraf olan isimlerin, Antakya ve diğer ilçelerde, sivil yaşamlar içerisinde normal (!) hayatlarını sürdürebiliyor oluşu !

Bir Devlet düşünün, başka bir ülkedeki savaşın gayri (!) RESMİ tarafı olsun ve bu tarafgirliğini de BAŞKA BAŞKA şekillerde ortaya koysun ve eldeki bu kanlı örnek de bu BAŞKA BAŞKA örneklerin GELSİN en tepesine otursun !

Hatta yaşananları da, garip bir şekilde, ASAYİŞ BERKEMAL tarzında ele alıp SAKİN OLUN KONTROL BİZDE desin, desin ama BUNA KENDİSİ BİLE İNANMASIN !

Niye mi ?

Şimdi gelelim bugüne…

İkinci  ve üçüncü ASAYİŞ BERKEMAL olaylarımıza !

Kontrol (!) altındaki İÇİMİZDEKİ SURİYE’ye !

Daha geçen günlerde, İngiliz Daily Mail Gazetesi’nin bir haberini okumadık mı, Antakya’da merdiven altı atölyelerde kamuflaj kıyafetler diken atölyelerin sayısına dair konuşmadık mı, hatta buna dair İngiliz Gazetesi’ne konuşan 35 yaşındaki bir işveren (!) Suriyeli’nin bu kıyafetleri hangi silahlı gruplara sattığını sırasıyla sayıp döktüğünü kelime kelime çözümlemedik mi ?

Peki, bu habere karşılık NE yaptık ?

Ne kadarını RESMİ olarak araştırdık ?

Ne bulduk ve kimlere kadar ulaştık ?

Merak ettim…

İçimizde büyüyen Suriye’nin bu muhalif ve karanlık gölgesinden ne kadar rahatsız olduk, riskinin ne kadarını hesap ettik, YOKSA bu üretim de mi KONTROL altında, HATTA resmi takip sürecinde, BİLİYOR MUYUZ her şeyi, bilip de mi SUSUYORUZ ?

Hangisi ?

Ve eldeki son (!) örneğimiz !

Tarih, 6 Temmuz 2016…

Yer, Reyhanlı

Bir patlama…

Ve 2 ölü…

Ölenler mi?

2 Suriyeli, AFAD kartlı, KONTROL (!) altında tuttuklarımızdan hani, hatta kart verdiğimize göre TAKİP (!) ettiklerimizden, ASAYİŞ BERKEMAL deyip normalleştirdiklerimizden, ama çok da normalleşmeyenlerden, ki zaten BOMBA düzeneği hazırlarken ölmüşler, BİZLERİ ya da DİĞERLERİNİ hedef yapma hazırlığındayken parçalara ayrılmışlar, kendileri ile birlikte RESMİ KONTROLÜMÜZÜ (!) de havaya uçurmuşlar ve hep BERKEMAL (!) olan asayişimizi de !

Ne diyelim ki, AÇIK KAPI ve AÇIK SINIR politikanıza sağlık, ZORU BAŞARDINIZ !