En kolayı Nasıl EN ZORU oluvermiş
Bir televizyon kanalında HİZMET listesini paylaşmış Büyükşehir Belediyesi’nin tepe ismi, Lütfü Savaş…
Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Demiş ki…
“Şu anda 9. arıtma tesisini yapıyoruz...
Yol ve kaldırım yapmak, ağaç dikmek, işin EN KOLAYI !
Hiçbir belediye başkanı, seçimden 6 ay önce altyapı yapmaz, ama benim gibi adamlar yapar ! Biz, hizmet yaparken, oy hesabı yapmadan, Allah rızası için yapıyoruz... İl genelinde, altyapı ve üstyapı için durmadan çalışıyoruz... 50-60 yıllık birikmiş sorunları 5 yılda çözemeyiz... Ekonomik imkânınız ne kadarsa, o kadar hizmet yapabiliyorsunuz…”
EKONOMİK İMKAN konusunda haklı…
“İmkan neticesinde HİZMET” konusunda da…
Ama…
Şu EN KOLAYI kısmındayım !
Yol ve kaldırım yapmanın kolaylığında en çok da !
Sahi…
EN KOLAYI konusunda bu kadar KÖTÜ olmayı nasıl açıklar Sayın Savaş ?
Kaldırımlara, standarda uygun RAMPA eklemeyi dahi beceremediğimiz bir hizmet (!) algısını nasıl bir BAŞARI çıtası ile açıklar ? Engelli bireylerin, tekerlekli sandalyeleri ile çıkamadığı, çıksa da inemediği kaldırım standardı için nasıl bir çözüm sunmak ister ? Peki ya mevcut yolların, yama üstüne yama ile kapandığı ve kent merkezinde hala ciddi anlamda düzenleme yapılmadığı gerçeğinde de durmak ister mi? Son birkaç senede, TEK YÖN ya da ÇİFT YÖN uygulaması ile baş dönmesi yaşayan kent insanı ve esnafına BU DEFA SON MU konusunda cevap vermek ister mi ? Yollarda, araçların hızını belli noktalarda güvenli bir limite çekmek için eklenen HIZ KESİCİ tümseklerin TIRMANMA sporuna trafik güvenliğinden çok daha fazla hitap etmesi konusunda bir şeyler söylemek ister mi ?
Ne dersiniz ?
Yol ve kaldırım yapmak, ağaç dikmek, işin EN KOLAYI değilmiş galiba !
-
Ben böyle konuşunca, ‘KOLAY MI!’ diye başlıyor birileri… E ne de olsa GASTRONOMİ KENTİ’yiz… UNESCO etiketli kentin EXPO ünvanlı hallerindeyiz… Yani uzun lafın kısası, ÇOK ŞEY başarmışız, ki CEKET iliklemek lazım eldekine, eldekinin sahipliğine…
Birileri ne zaman bunu dese, aklıma şu dizeler geliyor bu kent adına…
*.*
Sokaklar hüzünlü... Öksüz çocuklar gibiyiz... Karartma günlerindeyiz... Bütün ışıklarımızı söndürmüşüz... Bir akşam olmuşuz... Artık bizim adımız, güz…
*.*
Sizi bilmem ama, ÜNVANLARDA değilim, sloganlarda hele hiç !
Bir şeyleri savunuyorsam, inandığın için savunurum…
Bir şeyleri yazıyorsam, inandığım için yazarım…
İnandıklarım için savaşırım hatta…
Ama inanmam lazım…
Hatırlıyorum da, bir dönem, balık pazarının oraya dikilen 3 semavi dinin sembollerinden oluşan heykelin parçaları bir zaman sonra (hala buna dair tek bir açıklama dahi yapılmadı) indirildiğinde (söküldüğünde) , birileri oraya gidip protesto etmişti durumu, ama… Ardından, protesto ettikleri belediye başkanı parti değiştirip onlarla aynı hizaya girince, protesto haklarından feragat etmişlerdi… Finalde mi ? Konu ne bir daha gündeme geldi, ne de tartışıldı…
O yüzden bir konuda netim…
İnandığınız kadar varsınız…
İnandığınız kadarını yaşarsınız…
Diğer türlüsü sadece YANDAŞSINIZ…