Bugünün KÖŞE si Peki hangi kelimeler
Bu KÖŞE’de yıllardır biriken kelimeler ve cümlelerle koca bir dağ yaratmak mümkün mü sahi ? Kelime ve cümlelerle olmasa da... O kelime ve cümlelerin yüklendiği sorunlar, minik tepecikler oluşturmaya yetmez mi peki ?
Ara ara sizlerden bazıları ile göz göze gelip, bu konu için, elde kazma-kürek, derine kazıyoruz !
Sizden bana düşenler mi ?
>Onca yazıyorsun da, NE oluyor ?
>Sürekli yazıp, birilerine çözüm yollarını hatırlatmakta fayda var !
>Ne değişti, ne değiştirebildin ?
>Kelimeleriniz, konuşamadıklarımız !
>Hiç tehdit aldınız mı ?
>Bunca yazıya kaç ödül aldınız ?
>Bunca çabanızın, ısrarınızın karşılığı ne oldu ?
>İyi ki varsınız !
Aslına bakarsanız, ben de şu an o sonuncudayım ! ‘İyi ki bu sayfa varmış ve ben de bunca zaman birlikte olmuşum’ diyorum ara ara…
Ama şunun da farkındayım, hele ki yerel basının mali kaynakları giderek azalırken ve Ankara da var olanları, kalabilenleri, ayakta durmakta zorlananları BİTİRMEK için kaynak kısıtlamasına YARGI REFORMU adı altında giderken ve başka başka sebepler de buna destek verirken…
Dedim ya, bir şeyin daha farkındayım…
Bir gün…
O bir gün YARIN da olabilir…
O bir gün; 1 ay, 3 ay ya da 1 sene sonra da olabilir…
O bir gün, yazınızın tam ortasında gelecek bir BİTTİ, BURAYA KADAR sesi ile de olabilir…
Ama…
O bir gün gelinceye kadar ve bizlere, birileri BİTTİ, BURAYA KADAR deyinceye kadar, vazgeçmiyoruz… Yazmaktan… Sormaktan… Sorgulamaktan… Konuşmayanların memleketinde KONUŞMASI gerekenleri bir adım öne çağırıp HADİ demekten… Ceket ilikleyenlerin teslimiyetinden uzak, ÖZGÜR kelimeleri omuzlamaktan vazgeçmiyoruz…
O yüzden…
Çok sevdiğimiz bir dostumun dediği gibi…
İYİ Kİ VARIZ…
*
Bugünü biraz gülümseyerek kapatalım mı, ki gülümseyelim her şeye inat…
*
Üç zengin kardeş, annelerine doğum gününde birer hediye almaya karar vermişler. Hediyelerini yolladıktan sonra, aralarında sohbet etmeye başlamışlar. Birincisi demiş ki; - ‘Ben, anneme kocaman bir ev aldım’. İkincisi -‘Ben, bir limuzin aldım ve bir de şoför tutum. Üçüncüsü – ‘Benim hediyem hepinizinkinden güzel. Annemin Tevrat'ı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözlerinin iyi görmediği için artık eskisi gibi okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevrat'ı ezbere bilen büyük kahverengi bir papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 Haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Tevrat'ı ezberletmişler. Bu papağan için havraya 20 yıl boyunca 1 milyon dolar bağışlayacağım, ama buna değer. Annem, sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan, ona ezbere okuyacak.’ Öbür kardeşler, ‘biz niye bunu düşünemedik’ diye hayıflanmışlar ve kıskanmışlarsa da, bir şey dememişler. Kısa bir süre sonra, anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış. Birinciye, - ‘Abraham, bu ev bana çok büyük geliyor. Tek bir odası yetiyor, ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.’ İkinciye, - ‘Mişon, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şoför çok kaba. Üçüncüye ise – ‘Solomon'cuğum, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin. Her şeyin büyük maddi hediyeler olmadığını gösterdin. Gönderdiğin tavuk çok lezzetliydi. Teşekkür ederim :)