Bazen sadece düşünürüz Ama öğretildiği kadarıyla
Aradayız…
“Yorgun değilim desen YALAN, yorgunum desem YENİLGİ…” kısmında !
İkisini de diyemeyenleriz…
O yüzden de susanlarız…
Vazgeçip, susanlar…
Hayat da böyle mi geçiyor, peki ?
Riske girmeden…
Çok düşünmeden…
Arada…
Belki o yüzden… ‘diyerek’ başlayacağımız o kadar çok şeyimiz var ki, söylenmesi gereken !
Ama önce, bir hikâye gelsin…
*
Büyük bir Japon bilgesi, deniz kenarında kumlar üzerinde oturmuş, meditasyon halindedir.
Delikanlının biri, ona yaklaşır, der ki:
- “Lütfen beni öğrencin olarak kabul et.”
Bilge, parmağıyla kumların üzerinde düz bir çizgi çeker;
- “Çizgiyi kısalt” der.
Genç, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.
Bilge der ki:
- “Git, öğren de gel!”
Aradan bir ay geçtikten sonra, delikanlı tekrar gelir.
Bilge, yine bir çizgi çizer:
- “Kısalt!” der.
Delikanlı, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır.
Bilge, onu da kabul etmez.
-Git, öğren de gel!
İki ay sonra delikanlının yanına geldiğini gören Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve onu kısaltmasını ister.
Delikanlı:
- “Çok düşündüm, ama bulamadım. Siz kısaltın!”
Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker:
- “Şimdi kısaldı”, der...
*
Aslında çok basit, soru da / cevap da ama…
Aradayız…
NET değiliz…
Mesela, NASILSINIZ diye soruyoruz ya her gün birbirimize, ki cevabımız da hazır, İYİYİM diyoruz !
Aslında DEĞİLİZ !
Mutsuzuz !
Yalnız…
Düşünceli…
Boşlukta…
Savunmasız…
Yorgun…
Şaşkın…
Yapayalnız…
Kırgın…
Kalbi kırık…
Ama…
Hep İYİDEYİZ !
Peki, niye hep o aradayız, çıkamıyoruz !?
Cevap da, soru da, oysaki o kadar basit ki, bir o kadar da birbirine yakın…
O kısa çizgide takıldık anlaşılan, yanına ondan uzun bir çizgi bir türlü çizemedik…