Antakyanın adayları belli Sıra geldi ne yapacaklarına
31 Mart’ta NE yapacaksınız,
bilmiyorum…
Adayınız KİM,
sormuyorum…
Hangi partiye yakınsınız,
sorgulamıyorum…
Ama… 31 Mart sonrası NASIL bir şehirde yaşamak istediğinizle YAKINDAN ilgileniyorum… Çünkü sizin tercihleriniz beni, benim tercihlerim sizi etkileyecek, ki o yüzden de ÖNCELİKLERİMİZ ne, bunu konuşalım istiyorum… Ama konuşmadan önce, Antakya’nın tarihi ve kültürü adına şu ana dek oldukça kötü bir performans ortaya koyan yerel belediye yönetimlerine teşekkür (!) edelim… Betonu ve asfaltı, TESCİLLİ kentin YAMASI haline getirdikleri için en çok da !
Evet…
CHP’nin Antakya adayı, Hikmet Hatunoğlu…
AKP’de belirlenen isimse, İzzettin Yılmaz…
Hangisi kazanır bilmiyorum ama…
Asıl kazanan bu kent olsun kısmındayım…
O yüzden, NASILSA KAZANIRIM havamızdan biraz sıyrılalım mı ? Kendi partililerimizin coşkulu alkışlarından biraz uzakta, bu kenti konuşalım… Bu ülke şartlarında, omuzlarda taşınacak daha çok fırsatınız olur, ama yere düşen Antakya’yı kaldıralım… Yüzlerce yıllık evlerin yıkık dökük haline bakıp, utanalım…
Bitmedi…
Bedenlerinin, yara bere içindeki hallerine sprey boyalarla yazılıp çizilenleri temizleyelim… Üzerlerine eklemekten sıkılmadığımız, ‘dikkat, bu yapı tehlike arz etmektedir’ şeklindeki kurumsal uyarılardan vazgeçelim… İçinde yaşadığı tarihi ayakta tutamayacak kadar hayat yorgunu olan insanlara el uzatalım, ki hem onlara hem de sahip oldukları kent hikayesine nefes verelim… Bu kentin korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıyla ilgili işlemleri ve uygulamaları yürütmek, denetimlerini yapmak üzere kurulan, ama eldekini bizler kadar çaresizce izleyen Koruma Uygulama ve Denetim Bürolarına ‘HADİ’ diyelim…
Hadi…
Bu defa konumuz sadece KENDİMİZ olmasın !
Bu defa konumuz işe aldıracaklarımız olmasın !
Bu defa konumuz partisel öncelikler olmasın !
Bir kere de FARKLI olalım, FARK yaratalım, ÖNCE BU KENT diyelim…
Ama gerçeğinden olsun söylemlerimiz…
Slogana batıp çıkmayalım…
O halde ;
Hikmet Hatunoğlu da, İzzettin Yılmaz da
Sırayla anlatsınlar bize, kendi hayallerini…
Bu kenti, yarın nerede görmek istediklerini…
Tescilli evlerin kentinde başkanlık düşlerini…
Ardından karar verelim…
Ne AKP adına, ne CHP adına, ama bu kent adına… Yaşadığımız şehir adına… Yanı başından yıllarca sessizce geçip uzaklaştığımız hikâyeler adına… Unuttuğumuz değerler adına… Ertelenmişler adına… Uzun bir süre rafa kalkmışlar adına…
Aslında…
Benim adıma…
Senin adına…
Onun adına…
Olur mu ?
OLUR dediğinizi varsaydım…
O zaman sıra sizin, Hikmet Hatunoğlu ve İzzettin Yılmaz…
Şimdi siz konuşun, bu kent dinlesin !
