23 NİSAN’ın ülkesinde Bugün OYLAMA zamanı
Tek tek el kaldıracağız bugün…
Tek tek ayağa kalkacağız…
İsim isim çağrılacağız…
‘EVET’ diyeceğiz…
Ya da HAYIR…
Tacizin okullara kadar girdiği bir ülke halini aldığımızın gerçeğinde, bir şeye karar vereceğiz… Tecavüzün vakıf yurtlarına kadar girdiği bir coğrafyanın karanlığında, çocuklarımız için nasıl bir gelecek istediğimizi netleştireceğiz…
Ama ‘korkmuyor’ da değilim…
Gerekçesinde, “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen CİNSEL İSTİSMAR suçunda, MAĞDUR ile FAİLİN EVLENMESİ durumunda, FAİL hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın infazının ertelenmesi” ifadelerinin yer aldığı bir düzenlemenin nelere mal olabileceğinin hesapsızlığında ısrarla duran kalabalıktan korkmuyor değilim…
Ama en çok da, meclisteki bu kalabalık çoğunluğa hayat veren dışarıdaki o milyonların derine kaçmış sessizliğinden korkuyorum… Bunca tacizin ve tecavüzün çocukları hedef aldığı bir ülkenin sık sık dile gelen o yüzde 99 Müslüman kitlesinin tüm bu yaşananları es geçip ayağa kalkmayışından korkuyorum…
Düşünün bir kez…
AKP tabanı değil miydi, KABATAŞ ’ın ‘TÜRBANLI BACIM’ hikâyesi için ayağa kalkan, yeri göğü inleten, hatta bu durumu miting meydanlarının seçim sloganı haline getiren, yandaş kanalların ve kalemlerin ellerinde program üstüne program yaptıran, BACIM denilene sahip çıkarken gözünü karartan…
Tamam da bugün neredeler o ayağa kalkanlar ?
Program üstüne program yapanlar... !
Hatta yeri göğü inletenler… !
Tek bir TÜRBAN’ın İslam kavgasında DİN ‘elden gidiyor’a sarılanlar… !
Hatırladık mı ?
Peki, bugün mü ?
En son Adıyaman’daki bir okuldan geldi buna dair bir haber, tacizin haberi, tecavüzün… Ama gelir gelmez YASAKLANDI, konuşamadık bir türlü, ne oldular BİLEMEDİK, ne haldeler SORGULAYAMADIK, suçun SUÇLUSU yakalandı mı takip edemedik, bunca AHLAKSIZLIĞIN siyasi faturasında tek bir istifanın bile gelmemesinin üzerine gidemedik, avuçlarımızın arasından kayıp giden ÇOCUK yaşamlar için BURADAYIZ diyemedik, onların sessizliğine kendi sessizliğimizi eklerken UTANMAKTAN öte gidemedik…
Hatta UTANMADIK !
Oysa ki…
…hayata eklediğimiz kadardık…
…ve hayattan kaçtığımız kadar...
Sahi, biz NE EKLEDİK o hayata ?
O çocuk hayatlara ne kadar UMUT ekledik ?
Eklemedik, sadece KAÇTIK… !
Susarak kaçtık, sessiz kalarak…
Konuşmayarak kaçtık, görmezden gelerek…
Eldekinden olmamak için kaçtık, kafamızı çevirerek…
Tamam da…
Bu şekilde NE olduk ?
NEYE benzedik ?
Siz düşünedurun, ben kendi adıma, halkın (! ) meclisinde bugün yapılacak OYLAMA ile çocukların kaderine hükmedeceklere tek bir şey söyleyeyim…
Tamam, size muhalif olan kesimlerin tepkisinden korkmuyorsunuz, BU BELLİ !
Kendi kalabalık çoğunluğunuzun sessizliğinden güç alıyorsunuz, BU ÇOK BELLİ !
Ama kafanızı seccadeye koyduğunuzda o çocukların yüzleri gelsin karşınıza ve o çocukların çığlıkları, “RIZA” diyerek geçiştirdiğiniz kısacık korku dolu yaşamları ve sadece KORKUN, kula kulluğunuzdan, ama en çok da inandığınız Allah’tan…
Ötesi BOŞ !