Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 44 defa okundu.

Alaattin Çakıcı, Sedat Peker! Ve Sahne, Halil Falyalı'nın!

KKTC'de gazete manşetlerine kadar çıkan MAFYA / SİYASET / DEVLET / İŞADAMLARI denkleminde, Ankara ve Lefkoşe hattı hiç olmadığı kadar karışık bugünlerde... Bir dönem Türkiye'nin de gündeminde çokça yer alan KASET furyası ise bu garip denklemin en dikkati çeken parçası ve bir tanesi bile eldeki puzzle denen karmaşayı çözebilecek kudrete sahip, deniyor !

Kaset sayısı, öyle 1 ya da 2 değilmiş !

Hatta, 3 ya da 5 de değilmiş !

40'tan fazlaymış...

Denilene göre, 45 kadarı, o kasetlerde başrolü oynayanlar tarafından ele geçirilmiş, 5'i hala kayıpmış ! Konu, sadece Ankara ve Lefkoşe de değil, ama bu kirli para oyununun içinde CIA'nin de olduğu söyleniyor... 

Anlatılanlar noktasında, para trafiği de paranın miktarı da öylesine geniş bir ağa ve insan kalabalığına sahip ki, aklınızdan, fikrinizden, kafanızdan geçen o belli başlı isimler, haklısınız, çok da dile getirilebilecek isimler değiller... Normal şartlarda bile haklarında yazıp çizerken iki kere düşünülen isimlerden bahsediyorum bahsetmesine de,

...o kasetlerde ne var sahi ?

...o kasetlerde kimler var ?

...hangi pazarlıklar var ?

...hangi konuşmalar ?

İlginç olan, bahse konu tartışmanın tozu dumanı içinde kaybolan bunca sorunun cevap haznesindeki ismin, mafya babası olarak tabir edilen, ama aynı tozun dumanın içinde öldürülmüş bir isim de olması... Yarattığı kara para trafiğinin Güney Kıbrıs'a kadar ulaştığı ve CIA'nin bile işin içinde olduğu söylenen böylesi bir haber başlığında, İşadamı kimlikli Halil Falyalı isminde durma sebebimiz, benzer örneklerini Türkiye'de den yaşamış olmamızdan aslında... 

Unutmadan, Halil Falyalı isminin yarattığı trafiğin içinde CIA gibi bir yapının olma sebebi, Falyalı'nın, 2016 yılından beri ABD'de, uluslararası para aklama ve uyuşturucu trafiği suçlamasıyla aranıyor olması...

Konuyu Türkiye ile bağlama / örneklendirme sebebimiz mi ?

Sedat Peker, desem...

Paylaştıkları bilgileri hatırlatsam...

Elinde biriktirdiği dosyaları en çok da...

Yarattığı siyasi tartışmaların altını çizsem...

Ortalığa saçılan iddialara savunma ekleyenleri ve onu susturmak için Ankara'nın devreye girişini unutmadan tabi... Onun sus-turul-masıyla devreye giren ve konuşan yeni isimleri de ama...

Sadece o mu ?

Değil !

Alaattin Çakıcı'nın, Türkiye'yi yöneten bir siyasi partinin genel merkezini ziyaret etmesi, beraberce verilen fotoğraf kareleri, paylaşılan mesajın alt metninde okunanlar, özellikle de Devlet Bahçeli'nin "Çakıcı, benim dava arkadaşımdır" deyişi, Türkiye'nin bu başlıkta yazdığı kendi hikayesinden damlayan en değerli (!) parçalardan biri bana göre... 

Halil Falyalı davası tabi ki çok derin bir mevzu ve iddia edilen kasetlerin peşine düşenlerin gayreti de bu anlamda fazlasıyla dikkat çekici ama, SİYASET / MAFYA ilişkisini her dönem bu kadar cazip kılan ne ?

Asıl konu para mı ?

Yoksa devletin gücü mü ?

Falyalı karmaşasında KAYIP olduğu söylenen ve ARANAN o 5 KASET için adeta sürek avı başlatıldığını anlatan ve konuyu manşetinden duyurmaya devam eden Bugün Kıbrıs gazetesinin, durumu "yolsuzluk, rüşvet, video savaşları" şeklinde vermesiyle beraber, gözler, Falyalı’nın en güvendiği isim olan, aynı zamanda finansçısı da olan Cemil Önal'a çevrilmiş ! Hollanda'da 16 ay tutuklu kalan Önal'ın, Türkiye’ye iade edilirse hayatta kalamayacağını söylemesi, o kasetlerdeki GÜÇ ve İKTİDAR sahiplerini gündeme taşıyor, hala gölgelerde bekleşenlerin kavgasını bu denli bir kanlı hesaplaşmaya taşıyan kirli para ağının büyüklüğünü de...

Aslında konu, güç ve iktidar sahipleri tarafından DAVA ARKADAŞIM diye kamuoyuna sunulan isimlerin, mahkeme kayıtlarına başka başka davaların adamları olarak geçmesi, ama buna rağmen, bu ilişkilerin normalleştirilmesi !

Halil Falyalı ismi de bu DAVA ARKADAŞLIĞI hikayesinin bir parçası mı ?

Peki, bir gün birileri de çıkıp, Falyalı için de DAVA ARKADAŞIM der mi ?

Eğer, o hala KAYIP olduğu söylenen kasetler VARsa ve kayıplar bir şekilde ortaya çıkarsa, kim bilir, belki de bir kısım DAVA ARKADAŞLARINI hep beraber tanımış oluruz... Güney Kıbrıs’ın yeraltı baronu Loukas Fanieros'tan CIA'ye, Lefkoşe'den Ankara'ya uzanan bu tartışmanın tozu dumanı dağıldığında da, yeni bir DAVA hikayesi yazarız... 

Ama o güne kadar, "NE KASETİ, HEPSİ MONTAJ, ÖYLE BİR ŞEY YOK, HEPSİ SPEKÜLASYON" demeye devam, her zaman ki gibi !