Ya elinde patlamasaydı
Bayramın ikinci günü Reyhanlı ilçesi Kanatlı Mahallesi Kurtuluş Caddesi Şehit Sedat Pişen Sokak’ta meydana gelen patlama yürekleri ağzımıza getirdi.
İki Suriyelinin ikamet ettikleri evde, patlama malzemesi yani bomba düzeneği hazırladıkları sırada büyük bir patlama meydana geliyor..
Patlatmak için hazırladıkları bomba düzeneği iki Suriyelinin elinde patlıyor ve can veriyorlar..
Bu patlama çok basit bir patlama değil!!!
Bu olayın derinlemesine inerek, bu patlayıcıların kimler tarafından hazırlanması talimatı verildiği ve nerede patlatılmak istenmesi araştırılması gerekiyor.
Muhtemelen güvenlik güçlerimiz bu konuda gereken istihbari çalışmayı başlatmışlardır..
peki, bu bombalar ya iki Suriyelinin ellerinde patlamasaydı;
Kimbilir nerede katliam yapılacaktı..
Kaç insanın ölümüne neden olacaklardı?
Kaç ailenin ocağı sönecekti...
Kaç çocuğu öksüz ve yetim bırakacaklardı..
Kaç insanımızın yaralanmasına ve sakat kalmasına neden olacaklardı?
Sorulması gereken o kadar yığınla sorular var ki!!!
Bu patlayıcılar nereden geliyor ve kimler tarafından temin ediliyor?
İnsan düşündükçe ürküyor ve tedirginliği daha da artıyor..
Hatay facianın eşiğinden döndü diyebilirim..
Ama bu tehlikenin geçtiği anlamını taşımıyor..
Bakalım daha kaç evde böyle bomba düzeneği yapılıyor..
Bu ülkede güvenlik sorunu varken, terör belası varken..
Bizim ‘Suriyelileri Türk vatandaşı yapalım’ sorusunu gündeme taşımak ve tartışmaya açmak ne derece doğru bir yaklaşım tartışılır doğrusu..
Hiçbir zaman mağdur ve mazlum insanların karşısında olmadık..
Özellikle Suriye’deki savaştan kaçarak gelen yaşlı, kadın ve çocuklar Hataylılar tarafından en iyi şekilde ağırlandı ve ağırlanmaya da devam ediyor..
Bu şehir misafirperverliği çok iyi bilir ve sadece Suriyeli değil, dünyanın dört bir tarafından gelen yabancı konuklarını da en iyi şekilde konuk ederek ağırlaması ile nam salmış ve dünyaya örnek olmuş bir şehirdir..
Zaten Hatay’ın ‘hoşgörü’ kültürü de buradan geliyor..
Amaaaa..
Hatay baş tacı ettiği misafirleri tarafından güvenliği tehdit unsuru oluyorsa, huzuru bozuluyorsa işte burada oturup düşünmek lazım ve artık karar vermek lazım..
Ülkemizde 3 milyona yakın Suriyeli arasında hangisi mazlum, hangisi mağdur, hangisi eli silahlı terörist ayrımı yapmanız sözkonusu değil..
Türkiye’nin bu vatandaşlık tartışması ile yeni bir maceraya sürüklenmektedir..
Her an bir yerde patlama korkusunun yaşandığı ülkemizde, bir de ‘Suriyelileri vatandaş yapalım’ derseniz kendi huzurunuzu kaçırmanız demektir..
Son Reyhanlı’daki patlama da bunun en canlı örneğidir..
Eğer bu bombalar Suriyelilerin ellerinde patlamasaydı..
Allah korusun bugün belki Hatay’ın herhangi bir yerinde ya da ülkemizin bir başka yerinde patlama haberiyle sarsılacaktık..
Bu ülkede güvenlik sorunu var iken böyle bir konuyu gündeme dahi getirmek tehlikelidir..
Bu konu Ankara’dakilerin oturdukları yerde alacakları bir karar değil..
Gelip, Hatay’da, Kilis’te, Gaziantep’te ve sınır illerinde yaşayarak, görerek karar vermeleri lazım..
Günü birlik ziyaretlerle her şeyi güllük gülistanlık göstererek değil..
Gerçekten bu insanlar arasında mazlum ve mağdur yok mu?
Elbette var. Allah hiç kimseyi vatanından, yurdundan etmesin…
Kendimi o insanların yerine koyduğumda içim sızlamıyor mu sanıyorsunuz?
Ama diğer tarafta güvenliğimi tehdit eden hareketler de yaşanıyor..
Mazlumu, mağduru tamam başımızla beraberler..
Peki evde bomba yaparak, insanların ölümüne neden olanlar, huzurumu kaçıranlar..
Nasıl ayırt edeceğiz bunların arasından???
Bu ülkenin şu anda ciddi anlamda barışa ve huzura ihtiyacı var..
Oturup aklı selim düşünülmeli..
Ya da hiç olmadı, her zaman halka gidilmesinden yana olanlar bu konuyu referanduma taşıyarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşların görüşüne başvurmalıdır...
Halka güvenenler, halkın vereceği karara da saygı duymalıdır..