Tek koşul
Hatayspor tarihinin en sevinçli günlerini yaşamaya devam ediyor. 17 yıl sonra gelen başarının öyküsü satır satır her gün anlatılıyor.
Kolay olmadı ama bu başarı..
Final gecesi uyumayan, Antakya Atatürk Stadı'nın önünde sabahlayan taraftarlar..
Son 90 dakikaya ve hakemin son düdüğüne kadar heyecandan kalbi duracak olan taraftarlar..
Maça giremeyen taraftarın heyecanlı bekleyişi..
Spor kamuoyunun, ‘acaba bu yıl da kaçar mı?’ endişesi..
Daha neler neler..
Sahada özveri gösteren oyuncular..
Teknik heyetin çabası, yöneticilerin emeği..
Başkan Lütfü Savaş’ın maddi ve manevi desteği..
Bütün bu uğraşlar, heyecanlar 1. Lig’e yükselmek içindi..
Maç sonrası yaşanan sevinç ve gözyaşları unutulur mu?
Oyuncuların sahada ağladığını, teknik heyetin hıçkırıklara boğulduğunu, İlhan Palut’un gözyaşlarını tutamadığını gören gözler unutur mu?
Bakın arkadaşlar, size belki de basit gibi gelebilir, bu şampiyonluk kolay kazanılmadı!
Çok zor şartlarda elde edilen bu başarının kıymetini bilmeliyiz..
Bunun için de 1. Lig’de misafir olacağız ama Süper Lig’e yükselmek şartı ile..
‘Asansör’ takım olacaksa, çıktığı yılın ertesi yılı düşecekse harcanan bu kadar emek ve çabanın hepsi boşa yani çöpe gidecek..
Hatayspor bu süreçte çok akıllı yönetilmeli ve akıllı adımlar atmalı..
Aksi halde geldiği yere sırtında çok büyük bir borçla geri döner..
Allah korusun bir Gaziantepspor, bir Mersin İdmanyurdu kulüplerinin düştüğü duruma düşer..
Hamleleri çok doğru yapmalı..
Öncelikle bir transfer komitesi kurulmalı..
Bu komitenin yönetim kurulu üyelerinden oluşması şart değil. Futbolun içinden gelmiş, futbol oynamış, teknik direktörlük yapmış, objektif görüşlü olan bilgi birikimli insanlardan da oluşabilir..
Kararlar tartışılarak, çok seslilikle ve oybirliğiyle alınmalı..
Özellikle yabancı oyuncu konusunda kontenjanı doldurma yerine ‘az olsun, öz olsun’ mantığıyla hareket edilerek, gerekirse ‘hiç almayarak’ Hatayspor’un bir kuruşunu dahi sokağa atmamalıyız.
Şu anda kulübü, etrafını saran menajerlerden uzak tutmalıyız..
En iyi menajer bile önce kendi cebini düşünür.. Elindeki futbolcuya hiçbir zaman ‘kötü’ demez..
TFF 1. Lig, 2. Lig’e ve 3. Lig’e benzemez..
Eğer aynı olsaydı, kulüplerin bu kadar para harcamasına gerek kalmazdı..
İki Adana takımı yıllardır bir dünya para harcıyor ama Süper Lig’e yükselemiyor..
Denizlispor her yıl bir sürü oyuncu alıyor, ancak son haftalarda kümede kalmayı başarabiliyor..
Ama Altınordu, hiç yabancısı bile yok, genç oyuncularla dev bütçeli takımlara kafa tutarak Play-Off’a oynuyor..
Akıllı yatırım yaparsanız, bu ligde önce kalıcı olursunuz, sonra da hayal bile edemediğimiz Süper Lig’e yükselme başarısını gösterirsiniz..
Hatay’da bu potansiyel var mı, bana göre var!!
Ama bu işleri koordine edecek, toparlayacak ve doğru yönlendirecek isim yok..
İddia ediyorum; eğer Hatay bugüne kadar tesisleşmeye önem verseydi, kendi bünyesinde yetişen değerlere sahip çıksaydı, Altınordu’ya fark atar ve çoktan da Süper Lig’de olurdu..
Ama Hatay’da bugüne kadar kim bir adım öne çıkmışsa, O’nu geriye çekmek için çaba gösterilmiş, başarısız olması için her türlü entrika oynanmış ve enerjiler takımın başarısı yerine kişilerin başarısızlığı üzerine yoğunlaşmış..
‘Ahmet hata yapsın da, yerine ben geleyim’ düşüncesi yaygınlaştırılarak, kulüp kurumsallaşma yerine günlük başarılarla yönetilmiş ve bugünlere gelinmiş..
Hiçbir alt yapısı olmayan, 1967 yılında kurulan ve 51 yıldır kurumsallaşamayan Hatayspor’un 1. Lig’de kalıcı olması ve Süper Lig’e yükselebilmesi için önce bizim birbirimizi sevmemiz ve birbirimizin ‘kuyusunu kazmamamız’ gerekiyor..
Hazırlıksız yükseldiğimiz 1. Lig’de tutunabilmemiz için gerçek Hataysporluların sahaya inmesi gerekiyor..
Tek koşul da bu!