Neresinden bakarsanız bakın
Neresinden bakarsanız Hatayspor kazanıyor..
"Birlikte hareket edersek her takımı yeneriz" diyecek kadar inançlı, disiplinli ama çözülmesi de zor bir takım..
Bu takımdan kimi alırsanız alın, kimi gönderirseniz gönderin, hiçbir şey eksilmiyor..
Çökmesini bekleyenler afallıyor, kimse taş koyamıyor!..
Kurgu sağlam kurulunca, kim gelirse gelsin buraya uyuyor, en azından, işlev görüyor, yani gelen gideni aratmıyor..
Bu kurgunun mimarı teknik direktör Ömer Erdoğan!
Genç yaşta hiç kimsenin beklemediği bir çıkış yakaladı Hatayspor’da..
Başka bir takımda aynısını başarır mıydı?
Aynı ortamı ve istikrarı yakalar mıydı?
Sınırsız yetkiyle donatılır mıydı?
Ayrıca nasıl başarıyor, bu kadar giden oyuncuya rağmen, ne düzen değişiyor, ne sistem?
Bu soruların cevabı Ömer Erdoğan’da..
Hatayspor’un Ömer Erdoğan ile sihirli yolculuğu sürüyor. Uzun yol hikayelerindeki en anlamlı gerçek, gittiğin yerin şartlarını lehine çevirmektir. Rakipten baskı yemek de plana dahilse bu gerçeğin tanımlaması; nasıl kazanılacağını bilmektir..
Malatyaspor deplasmanında olduğu gibi..
Ligde 4 maç üst üste kaybetmiş bir takıma karşı oynamak çok kritikti..
Zor gibi görünen ama en kolay maçlardan bir tanesiydi Hatayspor için.. Sadece yeniden çıkışa geçmek için çıkmadılar sahaya, Fenerbahçe maçının yıpranması da üstlerindeydi.
Bugüne kadar çok seyrettiğimiz, sezon boyunca da çok karşılaşacağımız maçlarından birini oynadılar. Öne geçene kadar kendi sahalarında beklediler, sonra baskı uygulayıp, skoru aldılar.
Baştan sona üstün oynayıp, 'hak ettikleri' bir maçı kazanarak zirvede kalmayı başardılar..
Topun daha çok Hatayspor’da olması çok önemli değil, Fenerbahçe maçında yüzde 68 oran ile Hatayspor’daydı da ne oldu, maçı Fenerbahçe kazandı..
Malatya’da top daha çok Malatyspor’daydı.. Ama Hatayspor kazandı..
Her top yüzdesi yüksek olan takım 3 puan kazanmıyor, akıllı ve doğru oynayan kazanıyor..
Malatya deplasmanında doğru oynayan bir takım vardı sahada..
Saha içinde, rakip yarı alanda karşı presi doğru yapan, agresif oynayan, birlikte hareket edip çok koşan, mücadele gücü yüksek, rakipten kazanılan topları kısa sürede alan ve direkt kaleye giden atletizmi iyi olan, fizik gücünü de ikili mücadelelerde ortaya koyan bir takım vardı sahada..
Gelecek zaman içinde Hatayspor’un bu savunmayla yenilmesi en zor takım olacağına da şüphem yok. Takımın kalbi oradan atıyor. Ayrıca Fatih ve Burak’ın duruşları özel olarak alkışı hak ediyor. Maçın kilit ismi Mehdi Boudjemaa..
Geldiği günden bu yana en etkili oyununu oynadı, halefi Rayane Aabid’e top göstermedi..
Geçen sezon çok öne çıkamayan Adama Traore’nin bu sezon dişli bir duruşu var, mücadeleden kaçmıyor, sahanın her yerinde.
Ruben Riberio takımın lideri, Traore ile birlikte dümenin başına geçince sistem tıkır tıkır işliyor..
Emre Çolak’ın yedek kalmayı sorun etmekten ziyade kendine soracağı sorular olmalı. “Bendeki yeteneği ayağa kaldırmak için gerekenleri niye yapmıyorum?” diye mesela..
O yüzden her zaman söylediğimi bir kez daha yineliyorum; yetenek çok şeydir ama emek her şeydir..
Hatayspor iyi yolda, ligdeki takımların durumuna baktığımız zaman deplasmanda kazanmak Galatasaray ve Fenerbahçe yenilgilerini kenara atacak kadar değerli.
Taraftarlar özellikle bol gollü maçları izlemeye hazır olsun. Çünkü rakiplerinde olmayan birçok şey bu sezon Hatayspor’da mevcut.
“Ligin en çok gol atan ve en az gol yiyen takımı..”
Neresinden bakarsanız, bakın ama alkışlamayı unutmayın!