Mühür de sizin tercih de sizin
Rekabetin olduğu yerde başarı olur, heyecan olur ve en iyisi yapmaya çalışılır..
Bu her yerde böyledir..
Malumunuz ilimizde Antakya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO) seçim heyecanı yaşanıyor..
İki aday da bu şehrin güzide temsilcileri..
Ali Kavak da, Hikmet Çinçin’de doğma büyüme bu şehrin insanı..
Öz be öz Hataylılar..
Ama seçimi öyle bir hale getirdilerki, iş çığırından çıktı..
Böyle seçim yarışı olmaz..
Seçim yarışında adaylar projeleriyle yarışır..
Aday olan insana ‘niye aday oldu?’ diye hesap sorulmaz, ya da adaylığı altında başka niyet aranmaz..
ATSO üyeleri için Ali Kavak bir şanstır..
Bunu söylerken benim patronum olduğu için değil, bu işin uzmanı olduğu için söylüyorum..
Böylesi bir girişimci insanın, binlerce kişiye istihdam sağlayan bir işadamının, işinden gücünden zaman ayırarak bu işe soyunması Hatay için, Antakya için bir velinimettir..
Akdeniz Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği’nde 25 yıllık hizmeti süresince, sayısız ödüller alan, bugüne kadar hakkında en ufak bir spekülasyon, yolsuzluk çıkmayan ve sicili tertemiz olan bir insanın ATSO’ya aday olması kimseyi rahatsız etmemeli bence..
Hatay’ın böyle bir isme ihtiyacı var..
Odayı merkezden değil, sahada yönetecek yöneticiye ihtiyaç var..
Seçim dönemi sahaya inmek marifet değil, önemli olan 4 yıl boyunca aynı performansta kalabilmek..
Sayın Ali Kavak’ın Hatay’a sağladığı istihdamı bilmeyen yok..
Yapmış olduğu yatırımları anlatmama gerek yok..
Rahat bıraksalar, imkan verseler, destekleseler daha fazlasını yapacak..
Daha çok kişiye iş, aş ve ekmek verecek..
Ama rahat bırakmıyorlar..
Şimdi de aynı şekilde ATSO’ya aday oldu diye her türlü entrika ve oyun oynadıkları gibi..
Ali Kavak da birçok işadamının yaptığını çok rahat yapar, parasını bankaya yatırır, faiziyle yedi sülalesini bir ömür boyu rahat yaşatmasını çok iyi bilir..
Tam tersine kazancını sürekli olarak istihdama dönüştürmeyi, girişimlerine her geçen gün bir yenisini ekleyerek yatırım yapmayı, bölge insanına hizmet etmeyi seçiyor..
Antakya’da ve Hatay’da böylesi kaç tane işadamımız var..
Parmakla sayılacak kadar az!
Emsallerini arttırmamız ve destek vermemiz gerekirken;
Irkıyla, cinsiyle, diniyle, mezhebiyle uğraşıyoruz..
Dünya bilimsel uğraşlar verirken, biz insanların rengiyle uğraşıyoruz..
Sonra kalkıp ‘Hatay’ın hoşgörüsünden’ bahsediyoruz..
Geçin bunları..
Bunu söylerken bile samimi değiliz..
Hangi seçim olursa olsun; ister oda, ister dernek, ister sivil toplum kuruluşu, ister siyasi..
Seçimi yaparken, bize gerekli olanı seçmiyoruz.
Başkasına gerekli olanı seçiyoruz..
Örnekleri çok açık ve seçik ortada dolaşıyor..
‘Hizmetçi başkan’ seçmediğiniz sürece, hiçbir zaman üyelerin söz hakkı olmayacak..
Entrikacılar, fitnecilerin dediği olacak..
Elinizi vicdanınıza koyar;
‘Böyle gelmiş, böyle gitmez’ dediğiniz zaman, hizmet ayağınıza gelir..
Mühür de sizin, tercih de sizin..