Hatay EXPO 2021 e yetişecek mi
Bir dostum Antalya’dan Hatay’a gezmeye geldi..
Çocukluk arkadaşım, eşiyle birlikte misafir oldular bize..
Hoş sohbet, çocukluk, gençlik anılarımız derken, laf; ‘Hatay-Antalya’ kıyaslamasına geldi..
-Kusura bakma ama Metin bey; Hatay’a ben köy dahi diyemiyorum, çünkü çok temiz ve gelişmiş köylerimiz var, onlara haksızlık etmiş oluruz..
-Bu şehrin hali ne böyle? Burada yöneticiler ne iş yapar?
-Üç gündür buradayım, elektrik kesintisi, su kesintisi, bu ne ya..
-Antalya’da da olmuyor mu? Oluyor elbette, ama bu kadar plansız ve koordinesiz kesinti ve böyle bir şehir görmedim.
-Hatay da değişen bir şey yok, en son 10 yıl önce geldiğimde direk Atatürk Caddesinden Köprü Başına gidebiliyordum. Şimdi şehre gelmek şöyle dursun, şehir merkezine nereden gideceğimizi bilmiyoruz..
-Kaldı ki ben defalarca Hatay’a gelmeme rağmen yolu bulamadım. Böyle şehre giriş yolu olabilir mi?
-Yollar kazılmış bırakılmış, Antalya’da bir tane kazılmış bırakılmış yol bulamazsınız.. Kenar mahallelerde bile göremezsiniz..
-Her tarafta naylon çöp, her tarafta inşaat.. Antalya’da çöp bulamazsınız, inşaat vardır ama her tarafı kapalı olduğundan orada inşaat olduğunu dahi anlamazsınız..
-Hatay’da, Antalya’da turizm kenti, gel bir gün ziyaretimize, sana bir Antalya turu yaptırayım. Sen karar ver hangisi ‘turizm şehri..’
-Hatay da tek olumlu icraat Havaalanının olması.. Ben başka da bir değişim göremedim.
-Yazık ama bu şehre.. Her türlü zenginlik var Hatay’da..
-Deniz kum sahili dünyanın ikinci büyük sahili, Antalya’da böyle sahil yok ama.. Düzensizliği, kirliliği, çarpık yapılaşması Samandağ sahillerinin bütün güzelliklerini kapatıyor.
-Buradaki tarih ve tarihi eserler dünyada yok ama Hatay bu güzelliklerini anlatamıyor, ya da anlatacak yöneticilerini, yönetenlerini seçemiyor..
-Bütün problem ne biliyor musun dostum?
-Hatay kendini anlatamıyor..
-Yok Suriye’miş, yok savaş mağduruymuş, bırakın bu mağdur edebiyatlarını..
-Şanlıurfa, Mardin, Kilis ve Gaziantep’te savaş mağduru ve oralarda da Suriyeli dolu..
-Bu kentler nasıl gelişiyor..
-Bu şehirleri başka dünyadan gelen insanlar mı yönetiyor..
-Neyse kafanı baya şişirdim, çünkü sen hiç konuşmadın, hep ben konuştum..
-Sahi son bir cümle daha eklemek istiyorum;
-Kusura bakma ama sende gazetecisin, kentte bu kadar olumsuzluk var iken, neden görevinizi yapmıyorsunuz? Buyurun seni dinliyorum..
***
Antalyalı dostumun tüm konuşmalarını sabırla dinledim ama hiç birine cevap veremedim.
Bizim bu sorunlar zaten bildik sorunlardı.. Bir de yabancı ağzıyla dinlemiş olduk..
Sadece, ‘Haklısın dostum’ dedim.. Çünkü “Antalya bir rüya şehir”, Hatay için ise kelime-i tarif bulamadım..
Hatay bugüne kadar doğru yönetilseydi, Antalya’yı dörtle çarpar cebine kordu.
Dünyanın en büyük kum sahili, dünyanın en büyük müzesi, yaylası, yemekleri, mezesi, künefesi, kilisesi, ezanı, çanı bir arada başka nerede var?
Ama yok işte..
Dostumun dediği gibi bu güzellikleri anlatamadık, tanıtamadık..
Hatay 2021 de EXPO’ya hazırlanıyor..
Bu çok önemli bir organizasyon, tüm dünyanın gözü ve kulağı burada olacak..
Yerli-yabancı turistlerin cazibe merkezi olacak..
Ama Hatay bu haliyle olabilir mi?
Tabii ki hayır, 2021’e kadar kim öle kim kala..
Daha zaman var..
Peki iyi, güzel de, Hatay üzerindeki bu kötü algıları silmeye zamanımız yetecek mi?
Antalyalı dostumun bana anlattığı kötü izlenimleri 2021’e kadar temizleyebilecek miyiz?
Eğer temizleyemezsek, buraya gelecek olan insanlara rezil-rusvay oluruz, değil bir daha kötü algıyı silmek, Hatay’ın üzerindeki damgayı ABD Başkanı Trump bile kaldıramaz!!!