Damlaya damlaya göl olur
Doğruyu söylemek gerekirse, Hatayspor’un, İstanbulspor’dan puan almasını beklemiyordum.
Kağıt üzerinde bu maçın banko favorisi İstanbulspor’du..
Çünkü karşınızda şampiyonluğun iddialı bir ekibi vardı..
Üstelik Hatayspor’un kadrosunu ele aldığınızda, rakiple kıyasladığınızda böyle bir ihtimali de tahmin edemezsiniz!!!
Antakya Atatürk Stadına bu duygularla gelmiştim, maç başladığında ise; roller tam tersine değişti, sanki takımlar yer değiştirdi..
Hatayspor daha istekli ve arzulu, rakip ise sanki son model arabasıyla ‘duvara toslamış’ görüntüsü veriyordu..
Teknik direktör Bayram Toysal, dersine iyi çalışmış olmalı ki, neredeyse rakip takıma pozisyon vermeden maçı tamamladı..
Eğer Hatayspor’da ‘usta’ bir ayak olsa maçı 2-0 kazanmayı başarmıştı..
Maç içerisinde Hatayspor’un yakaladığı 4 pozisyondan ikisi çok netti ve bariz gol şansı yüksek olan pozisyonlardı..
Lakin sezon başından bu yana baş gösteren sıkıntı, İstanbulspor karşısında da kendini gösterdi..
Oyun olarak, mücadele olarak Hatayspor’un rakibine bariz üstünlük sağladığı kesin..
Ama sonuç açısından öyle düşünmüyorum..
Çünkü 0-0’lık skor ne Hatayspor’a, ne İstanbulspor’a yaradı..
Maç öncesi; “Beraberliğe razı mısın?” diye, bana sorulsaydı; 66 puan toplamış, şampiyon adayı takıma karşı, “bir puan çok iyi” derdim, “Bundan iyisi cansağlığı..” diye itiraf ederdim..
Ama şu mücadeleyi ve rakibi gördükten sonra insan hem kaçan galibiyete üzülüyor, hem de rakiplerin kazandığı bir haftada kaybedilen puana..
Fakat; oynadığınız rakibin de, sıradan bir ekip olmadığını unutmamanız gerekiyor..
Bayram hoca, elindeki kadronun yetersiz olmasına karşın, ‘kayıp’ gibi görünen maçtan puan çıkararak, en azından kümede kalmayı başaracaklarının direncini gösterdi..
Zor dönemde görevi kabul ettiğini biliyoruz, inşallah bu takımı kümede bırakarak, emeklerinin boşa çıkmadığını hep birlikte takdir edeceğiz..
Teknik direktör Bayram Toysal’a sonuna kadar güveniyoruz..
İstanbulspor maçının bir de perde arkası kahramanı var!!!
O’nu tüm Türkiye tanıyor zaten;
Her ne kadar Hatay böyle bir vizyonu ve kariyeri olan insanın değerini bilmese de, o memleketini seviyor ve nereden geldiğini çok iyi biliyor..
Evet..
Milli gururumuz ve medeni iftiharımız Gökhan Zan’dan bahsediyorum..
Beşiktaş, Galatasaray gibi büyük takımlarda oynamış; 54 kez milli formayı giymiş Gökhan Zan, futbolu bıraktıktan sonra 3 aylığına alt yapı eğitimi almak üzere İngiltere’ye gitti.
Gökhan Zan, 3 aylık İngiltere eğitim kursunu tamamlar tamamlamaz, ailesini dahi daha görmeden, yapılan iş tekliflerini geri çevirerek, ayağının tozuyla Antakya’ya geldi, İstanbulspor maçı öncesi Hatayspor’un yanında yer aldı..
Bu da Gökhan Zan’ın memleketinin takımına ne kadar değer verdiğini gösterdi..
Başka şöhretli bir isim olsa, ‘Bana ne’ der ve ailesine koşar, iş görüşmesi peşinde olurdu..
O bunu yapmadı, kendisini bugünlere getiren Hatayspor’a vefa borcunu yerine getirdi..
Gökhan Zan’ın bu davranışı parayla-pulla ölçülmez..
Biz ise Gökhan Zan’a ne yaptık?
Hatay’ı Dünyada, Avrupa da ve Türkiye de başarıyla temsil etmiş bir insanın adını bugüne kadar yaşatacak bir projeyi hayata geçirmeyerek vefasızlık yaptık..
Çok mu zor, Gökhan Zan’ın ismini bir parka, caddeye veya sokağa vermek!!!
Her neyse, Gökhan Zan zaten böyle bir beklentisi içerisinde değil..
O her zaman mütevazi olmuş, dürüstlüğünden, efendiliğinden ödün vermeyerek, Türk insanının kalbine girmeyi başarmış durumda..
Hatırlanmak, onure edilmek kadar güzel bir duygu yok, şu dünyada..
Şehri yönetenlerin yapamadığını Hatayspor taraftarı bu hafta Gökhan Zan’a gösterdiği sevgi gösterisiyle, alkışlayarak yaptı zaten..
Bazen küçük hatırlanmalar bile büyük mutluluklara bedeldir..
Sonuç olarak;
Gökhan Zan’ın İstanbulspor maçı öncesi Hatay’a gelmesi, birçok eksikleri kapattı, bazı güçleri harekete geçirdi, moral ve motivasyonu yükseltti..
Temennimiz teknik direktör Bayram Toysal’ın ve gelecek sezon Sportif Direktör olarak takımın başında olacak olan Gökhan Zan ikilisinin Hatayspor’da kalıcı projelere imza atması..
Ama öncelikle bu takımın kümede kalması..
İstanbulspor önünde sergilenen mücadele sonuca yansımadı belki ama inşallah sezon sonunda kazanılan bir puanın anlamını daha iyi algılayacağız..
‘Damlaya, damlaya göl olur’ misali..