Ankara ne istiyor Diplomasi zor iş
“Önce Amerika” diyen ve izlediği izolasyon politikasıyla da Washington’u neredeyse tüm dünya ile karşı karşıya bırakan Donald Trump’ın aksine, yanlış bulunan kararlar geri çekiliyor, imzalanan bir çok karar güncelleniyor, uygulamada olanlarsa askıya alınıyor… Meksika sınırında aileleri parçalayan göçmen politikası bunlardan sadece biri !
Joe Biden, “Amerika da, diplomasi de geri dönüyor” derken, “Diplomasiyle öncülük etmek, yeniden omuz omuza, müttefiklerimizin ve kilit partnerlerimizin yanında durmak demektir” demeyi de ihmal etmiyor.
17.12.2020’de, “ABD isterse normalleşiriz” diyen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da bu aralanan yeni sayfaya Ankara adına isim yazdıranlardan… Ama bunu derken de, Türkiye’nin beklentilerini o sayfaya eklemeyi de ihmal etmiyor…
Mesela…
Suriye'de YPG/PKK'ya verilen destek…
Amerika’da Fethullah Gülen yapılanması…
Ve S-400'ler konusundaki yaptırımlar…
Tabi, Ankara’nın beklenti haritasında dururken, izlediği politik yol haritasını da, o politik tercihlerin ona ne kadar kazandırıp, ne kadar kaybettirdiğine de bakmak, eldekini, elde avuçta kalanı gözden geçirmek gerek ! Trump döneminde başlayan ve Biden ile devam etmesi muhtemel S-400 meselesi konusunda en çok da !
Soralım…
Sorarken de hesaplayalım…
Bilindiği kadarıyla, Türkiye, NATO savunma sistemleri için tehdit olarak algılanan S-400'ler için Rusya’ya toplam 2.5 milyar dolar ödedi… Bunun sonucunda ABD, Türkiye’yi ve Türk şirketlerini, F-35 Projesi’nden çıkarttı… Pentagon, F-35 programından çıkarılması sonucu, Türkiye'nin 9 milyar dolardan fazla kayba uğrayacağını açıklamıştı…
Bu konuda Ankara’nın kar-zarar hesabı farklıdır muhtemelen ama…
Asıl soru çok başka !
Bunca zahmete girip, bunca paranın ödendiği S-400 füze savunma sistemini, Ankara aktive edebildi mi ?
Hayır mı ?
Peki, o yol haritasının politik tercihine kurban edilen, parası da ödenen F-35’leri teslim alabildi mi ?
Hayır mı ?
Peki, bunca zararın kar başlığında neredeyiz ? Ne kazandık ? Rusya’nın memnuniyetini mi ? Moskova ile yakınlaşmayı mı ?
Cevapsız bir çıkmaz sokağın başında dururken, “değişim için bir şans olabilir” diye düşünen de yok değil… Zira Trump Yönetimi’nin ilan ettiği yaptırımlar, Joe Biden ile ilişkilerde açılacak yeni bir sayfa ile değişebilir !
Ama…
Tam da bu noktada, Ankara’nın tartışmalı politik yol haritası yine devreye giriyor…
En çok da son adım !
15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminin arkasında Amerika Birleşik Devletleri'nin olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu haber başlıkları arasında okurken, o haritadaki yönümüzü bir kez daha kaybettim, ki Washington’da dengeler henüz değişmişken ve eski sayfalar karıştırılıp, yenileri için tam da yer açılmaya çalışılırken, rüzgarı yeniden tersinden estirmeyi bir kez daha başardık gibi ! Haklısınız, buna tepki gecikmedi… “Bu tür açıklamalar ve Türkiye’deki bu olaylarda ABD’nin sorumluluğu olduğu yönündeki temelsiz ve sorumsuz iddialar, Türkiye’nin, NATO müttefiki ve ABD’nin stratejik partneri olma statüsüyle bağdaşmamaktadır…”
Evet…
Politik yol haritamız adına, Biden Yönetimi’ne ‘hoş geldin’ ziyaretimiz sona erdi…
Peki, sırada ne var ?
Bir tarafta, “ABD isterse normalleşiriz” diyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, diğer tarafta ise yaşanan son kanlı darbe girişiminin arkasındaki ismin Washington olduğunu söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilerlerken, ortak (!) politikamızda (!) NE var ?