Basın emekçisi Erdal YILMAZÇELİK, 6 ve 20 Şubat depremlerinin ardından yıkım yaşayan Hatay'daki depremzedelerin sesi olmaya devam ediyor. YILMAZÇELİK yaptığı açıklamasında yetkililere seslenerek şu ifadelere yer verdi.
"Dün biz yine boğulduk. Bizi yine boğdular, bizi yine boğdunuz. Bizim sesimizi duymayanlar en az bu asrın felaketine "kader" diyenler kadar suçludur. Önce betonların arasında boğulduk ve öldük, sonra hastalıklarda boğulduk ve öldük, şimdi suların içinde boğuluyoruz ve daha fazla ölmek istemiyoruz. Sesimizi duyun, duyurun. Biz artık her saniye ölüm korkusuyla yaşamak istemiyoruz. Eskiden Hatay'da yağmuru sevmeyen insan yok gibi bir şeyken şimdi yağmurdan korkar olduk. Yağmurun yağdığı geceler uyuyamaz olduk. Dışarı adım atamıyoruz, içeride kalamıyoruz. Konteynerlar, çadırlar, emlak konutları hepsi sular altında. Hatay Eğitim ve Araştırma Sahra Hastanesi'nin birçok bölümü sular altında kaldı. Hatay'ı artık yok saymayın. Güvende değiliz diyoruz, bunun neresi anlaşılır değil? Hatay'ı yine "kaderine" bırakmak istiyorlar ama bunun adı kader değil. Artık bunun adı katliam oldu, soykırım oldu. Bizi daha fazla görmezden gelmeyin. Hatay depremin en ağır yaşandığı şehir, bunun herkes farkında. Şu an bütün her şeyin bırakılıp Hatay'ın özel afet bölgesi olarak ilan edilmesi gerekiyor. Biz normale dönmedik ve eğer Hatay özel afet bölgesi ilan edilmezse normale dönmemiz de bu 10 yıl içinde imkansız. Şehrin tekrar ve hızlıca yaşanılabilir bir hale dönmesi için, şehir dışına yapılan göçü engellemek için, Hatay'ın eski ekonomik gücüne kavuşabilmesi için ve en önemlisi de kalan halkın yaşayabilmesi için Hatay derhal, daha geç kalınmadan özel afet bölgesi ilan edilmeli. Bizi ölüme terk etmeyin, sesimize kulak verin, sesimizi duyurun. Sesimize ses olun ki sesimiz tüm Türkiye'yi sarsın."