YOKSULLUK Siyasetin zenginliği mi
Yoksul kitleler, siyaset ve iktidar arasında NASIL bir etkileşim olabilir sizce ? Bu üçlü, bir çeşit BESLENME zinciri mi peki ? “Biri olmadan diğeri de olamaz” demek, sebep sonuç ilişkisi için YETERLİ mi ?
Venezuelalı politikacı Hugo Rafael Chávez Frías’ın bu konuda çok sevdiğim bir tespiti var…
-
Yoksulluğun, ilahi bir plan olduğu büyük bir yalandır…
Tanrı, açlık ve yoksulluk isteseydi; denizde balık, ormanda meyveler armağan etmezdi… Tanrı, insanların ulaşabileceği ve herkese yetecek kadar zenginliği tüm insanlara sunmuştur, ama birileri, bunların çoğunu almak için "Tanrı sizlere yoksulluk karşısında, sonsuz ve mutlu hayat verecek" demektedir…
Yoksulluk arttıkça ve Tanrı'nın herkes için verdiği zenginliklere birileri daha fazla el koydukça, Tanrı adına konuştuğunu ileri sürerek yoksulluk karşısında "sus" diyen din adamları da çoğalmaktadır…
Latin Amerika, yoksulluk karşısında susanların coğrafyası olmayacaktır...
-
Sizi bilmem ama…
Ardından bizi düşündüm…
Bizdeki siyaseti düşündüm…
Otobüsün tepesinden atılan bir paket çayı tutabilmek için heyecanla oradan oraya hareketlenip doğru noktada konumlanma çabasına girenleri düşündüm…
Dağıtılan gıda paketlerini de…
Kış gelince verilen kömürleri de…
Yandaş kimliğe eklenen yardımları da…
Ay sonunu getiremeyecek kadar yorgun düşen bedenlerin, zeka deneni nasıl olup da off (çalışmaz) moduna çektiğini de… İki yakası bir araya gelemeyen hayatların, sorgu odasının üzerine mecburen kilit vurmak zorunda kaldığını da… Bu yüzden düşünmeyi de, soru sormayı da ertelediğini de… ‘Ben senin yerine düşünürüm’ diyen siyasete nasıl olup da kayıtsız şartsız teslim olduğunu da…
Anlayacağınız…
Yoksulluk, onu yaşayan için bir cehennem yaratırken, onu kullanan siyaset için adeta cennetten bir köşe !
O zaman, baştaki o beslenme zincirinin KURBAN halkasında duran milyonların KADER DEĞİŞMEZ hallerini biraz olsun anladık mı ?
Şimdi şunu sorun kendinize…
BEN DE KURBAN MIYIM?
-*-
POZİTİF mi NEGATİF mi ?
Yoksa HAZIMSIZ mı ?
Sosyal medya kadar yaratıcı bir alan yok sanırım… Gerçek hayatta olamayacağımız kadar RAHAT olduğumuz tek alan olduğundan mıdır bilinmez, kelime dağarcığımız adeta mucizeler yaratıyor ve bazı konulara öyle anlamlar yüklüyor ve öyle hikayelerin sancılı sürecinde duruyoruz ki, finalimiz, doğumhanenin kapısında bekleyen babanın BİR beklerken BEŞİZ görmesi hali gibi oluyor !
Geçen, buna dair bir şeye denk geldim, bir blog içinde, ki Ekrem İmamoğlu’nun POZİTİF vakasının üzerinden az biraz zaman geçmişti bunu okurken… Diyor ki orada >
-
“İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya, İl Emniyet Müdürü Sayın Zafer Aktaş, Bakan Yardımcılarımız, İl Sağlık Müdürümüz, Saha Koordinatörlerimiz ve Başhekimlerimizle birlikte, salgının İstanbul’daki seyrini masaya yatırdık... Devam eden artışa karşı alınacak tedbirleri kararlaştırdık…” diyen Bakanın toplantısında İstanbul Belediye Başkanı YOK !!!
Bence, ülkemizin kovid-den daha öncelikli tedavi edilmesi gereken sağlık sorunu, HAZIMSIZLIK !!!
-
Ben de merak ettim şimdi…
Hangisi daha kötü sahi ?
POZİTİF olmak mı, yoksa HAZIMSIZLIK mı ?