Türkiyedeki mahkumiyet Amerikadaki özgürlük
Bugün, Türkiye’den Amerika’ya uzanan bir hayatın geride bıraktığı kelimeleri yan yana getirelim… Biraz biz soralım, biraz o konuşsun, niye gittiğini anlatsın, ne hissettiğini en çok da ve ‘bir gün…’ diye yarım bıraktığı yaşam öyküsünde dursun…
Ama bizi de durdursun…
İlk paylaşımı mı ?
-
“Batıda hayaller, gerçekleştirmek için kurulur…
Doğuda, gerçeklerden kaçmak için.”
Bu, Gonçarov’un Oblomov kitabından…
“Coğrafya, tam da bu yüzden kaderdir” diyen o yüzden çok haklı… Bizler, bu coğrafyada artık özgür değiliz… Kaderlerimize hükmedemiyoruz… Başkalarının bizler için izin verdiği kadar nefes alabiliyor, YANDAŞ olabildiğimiz kadar iyi yaşıyor ve bir şeylere sahip olabiliyoruz… Takip edildiğimizi bilerek adımlıyoruz kaldırımları, yolları… Kelimelerimiz de o takipten payını alıyor… Haberlerimiz de… Evet… Ben bir gazeteciyim ! Ülkesinde bıraktığı diplomasını, tutuklu kelimelerle, ha bire gözaltına alınan cümlelerle omuzlamaktan yorulan bir gazeteci…
Bir ülke düşünün…
Size, onun gibi düşünmediğiniz için yaşama şansı VERMESİN… Çalıştığınız gazetenin tüm kaynaklarını, sırf onun gibi düşünmediğiniz için KESSİN…
Her şey, vazgeçmeniz için…
Yenilginizi görmek için…
-
Bundan sonraki hayatına New York’ta devam edecek Gazeteci arkadaşımın kelimelerinde duran ben mi ?
FARKLI düşünmüyorum…
Hatta AZ BİLE SÖYLEMİŞ, diyorum…
Zaten o da duygu halini resmederken oldukça hüzünlü bir kare tutuşturuyor, geride bıraktığı hayatı adına…
-
Bazen, yok olmak istiyorum, hiç düşünmeden…
Sorgulamaktan ve sorgulanmaktan bıkmış biri olarak…
Sessizliği ve çığlıkları arkamda bırakarak…
Böylece yok olmak istiyorum…
Ne duygulu, ne de duygusuz olarak…
Donmak istiyorum bir yerde, öylece…
Hiçbir şeye benzemeden…
Ne giyinik, ne de çıplak…
-
Meral Meri’den bu dizeler…
Kendi Derinliğimin Ötesine Gittim / Hiç Doğmamış Gibi’den…
Bu durumu ara ara gündeme taşıyanlar, BEYİN GÖÇÜ ismini kullanıyor… BEYİN GÖÇÜ ! Ben, İNSAN GÖÇÜ diyorum… Bu coğrafyanın RUHLARI diyorum… Bizi BİZ yapan farklılıklarımızın GÖÇÜ diyorum…
Evet…
Göçüyor belki ama…
ONURU ile göçüyor… KENDİSİNE OLAN SAYGISI ile göçüyor… Hiçbir zaman kiralanamayan KALEMİ ile göçüyor… Bu ülkeye karşı hiçbir zaman eksilmeyen SEVGİSİ ile göçüyor… Para karşılığında satılmamış DURUŞU ile göçüyor… YANDAŞ olma uğruna ceket iliklememiş, TESLİM bayrağı çekmemiş, biraz daha para kazanmak uğruna TETİKÇİLİK üstlenmemiş İNSANLIĞIYLA göçüyor… Basın özgürlüğü sıralamasında 182 ülke içinde 157. sırada yer alan ülkesinden, gözyaşlarıyla göçüyor…
Ve ona baktıkça…
Kalemleri, ruhları, diplomaları, cümleleri, özgürlükleri, manşetleri; yeri geldi mi KİRALIK, yeri geldi mi SATILIK olanların GAZETECİ ( !!! ) kimlikli ( !!! ) kalabalığı midemi daha çok bulandırıyor…
İyi ki var…