Tartışmasız zirvede
Galatasaray’a 4 gol atan Hatayspor için Altınordu maçının kayıp bir maç olacağını düşünmüştüm..
Bir gazeteci, yazar, izleyici ve taraftar olarak Altınordu maçından beklentim yoktu..
Çünkü hafta içinde Hatayspor bizi futbola, gollere doyurmuştu..
Bizler bu duygu ve düşünce içerisinde olurken, Hatayspor oyuncusunu Altınordu karşılaşmasına hazırlamanın kolay olmayacağı, oyuncuların ayaklarının yere basmayacağı kaygısını yaşamaya başlamıştım.!
Hepimizde doyuma ulaşmış, rehavet endişesi vardı..
Bütün enerjisini harcamış, kafasını, kolunu, yüreğini hafta içerisinde ortaya koyan bir takım, spor kamuoyunun haklı övgüsünü almış ve geriye bir şey bırakmamıştı..
Bu maçtan sonra kaybedilecek puana laf edilebilir miydi?
Baştan sıfır çekmiştim Altınordu deplasmanına..
Rakip takımın hiç yabancısı yok ama bu ligin en genç ve en çok koşan, pres yapan ve saygı duyulacak takımıydı..
Kolay geçmeyeceği kesindi..
Bu sezon bize hep ilkleri yaşatan ve heyecandan heyecana sürükleyen takıma karşı da insaflı olmak gerekiyordu.
Kaybı göze almışken, Altınordu ile dişe diş oynayan hatta istatistiklere baktığınızda topla oynama oranının daha çok Hatayspor’da olduğunu gördüğümde bir kez daha şaşkınlığımı gizleyemedim.
Demek ki, ayaklar yere sağlam basıyordu..
Oyun disiplininden taviz vermeyen, ayağa pas yapan, oyunda üstünlüğü olan takım Hatayspor’du..
Maçın başındaki o penaltı olmasa, oyunun şekli-şeması değişecekti, Hatayspor, İzmir’den belki de 3 puanla dönecekti..
Murat Paluli, bu sezon açılış maçında Gençlerbirliği deplasmanında da aynı benzer hareketle penaltıya sebep olmuştu.
Penaltı ağır mı, ağır karar!!..
Ama Murat kardeşim sen de biraz rakibe kontrollü gir, en ufak temas penaltı oluyor. Bunu da bilmen gerekiyor!..
Tuhaf bir penaltı ile Hatayspor, maça 1-0 geride başlamasına rağmen arzulu, istekli kanatlardan ve ortadan pas trafiğiyle topun olduğu her yerde pres yaparak rakibin oyun kurmasına izin vermedi.
Organize ataklarla özellikle kaptan Mesut’un kanadından kale önüne kadar pozisyonlar bulan fakat son vuruşu yapamayan bir Hatayspor vardı..
Yine 70. dakikadan sonra tempomuz düştü!..
Bu da Çarşamba-Pazar maç oynanmasından kaynaklanan fiziki yorgunluktu..
Takımda Gökhan Karadeniz hariç Kubilay, Korkishko, Caner, Diallo da fiziki yorgunluklar had safhada gözüktü..
Süper Lig görmüş Gökhan Karadeniz’in kendine bakması ve profesyonelce yaşaması, haftada iki maç oynasa da temposunu düşürmedi.
Kubilay'da son haftalarda düşüş var.. O olmadığı zaman Diallo’ya yük daha fazla biniyor..
Savunmada Yusuf’un hakkını yemeyelim..
Son derece arzulu ve konsantre oynadı, yerinde çok riskli hamlelerle takımının daha fazla gol yemesini önlediği pozisyonları var.
Gol yollarında bel bağlanan Hamza ve Korkishko çok etkisizdi. Özellikle sağ kanatta Murat Paluli ile Korkishko arasında ne uyum ne de yardımlaşma vardı. Birbirlerine çok uzak oynadılar.
Sol kanatta ise kaptan Mesut ile Caner, bunu fevkalede uyguluyor. Aralarında müthiş bir uyum ve yardımlaşma var, birbirlerine çok yakın oynadıklarında da Caner, rakip savunmaları ipe dizer gibi geçiyor.
Altınordu deplasmanında takımın en diri ve arzulusu Gökhan Karadeniz’di..
Gökhan’dan sonra Diallo geliyor..
Kurtarıcı olarak oyuna giren Mirkan eski takımına formsuz olduğunu gösterdi..
Oyuna sonradan giren Selim’in attığı gole şapka çıkartırım. Ama Selim sadece golde var!
Bu sezon Hataspor’un en istikrarlı ve başarılı ismi Caner, 2 aydır 3 gün arayla hep yüksek tempoda oynadı, yine de ayakta kaldı..
Altınordu maçında son saniyede golü bulan Hatayspor adaletle ödeşti..
Bugüne kadar son dakika golleriyle maç ve puanlar kaybeden Hatayspor’a da şans gülsün, çok görmeyin!
Kupa macerası sona erdi, Hatayspor’un odaklanacağı tek yer lig..
“İlk ikiye, Play-Off’a?” kalabilecek mi herkes bunu tartışıyor!
Düşünsenize küme düşmemeyi hesaplarken, şimdi zirvedeki hedefi tartışıyoruz.
Demek ki; Hatayspor tartışmasız zirvede..