Siz Ankara’dakiler… SİZDEN BIKTIK ARTIK!
Der ki türküde,
-*-
dışarda üşüyen var, soğukta titreyen var…
sevemedim bir türlü bu soğuk havaları…
gecenin ayazında tütmeyen bacalar var…
yorganlara sarılmış sızlayan bebeler var…
olaydım ah olaydım, yanan ateş olaydım…
yanmayan sobalarda odun kömür olaydım…
gördükçe içim sızlar, gariplerin halini…
sırtındaki paltosu, kazağı ben olaydım…
sımsıcak bir odada, aşım ekmeğim varsa…
dışardaki dünyadan habersiz yaşıyorsam…
sızlamıyorsa içim, bir şey hissetmiyorsam…
insanlığıma hayret, duygularıma hayret !
-*-
Kaybolan insanlığımıza hayret edenlerimiz mi çok azalmış, yoksa olana bitene hayret etmekten vazgeçip, istedikleri gibi KADER mi demişiz ? Belki de istedikleri gibi ŞÜKRETMİŞİZ başımıza her gelene, getirilene ! Ölmüşüz hatta, ona da FITRATINDA VAR demişiz ! Ve unutulmuşuz, ona da KADER PLANININ BİR PARÇASI demişiz ! Hayatımızın içine edenlere ise her HELALLİK istediklerinde, elimizde avucumuzda ne varsa vermişiz !
Anlayacağınız,
…bizler, bu türkünün notalarında, tepeden tırnağa yaralı hayatlarımızı dar ağaçlarına asarken, asılanı izleyenler, KADER denilenden çok uzakta, aldıkları helallikle beraber bu dünyanın kaymağını yemeye devam etmiş ! Bize tavsiyeleri ise aşağı yukarı hep aynı olmuş !
Hatta aralarındaki en ünlüsünü arşivden çıkartalım mı ?
AKP Elazığ Milletvekili Zülfü Demirbağ’ı hiç unutmuyorum mesela !
“Ekonomik sıkıntı çekebiliriz !!! Normal şartlarda ayda iki kilo et yiyorsak, yarım kilo yeriz !!! Domatesi iki kilo yerine, iki tane alırız !!! Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil !!! Biber alırız, 3 tane alırız, bir kilo alacağımıza... Bunlara, bu fırsatçılara tefecilere, bu fırsatı vermeyelim derim ben…”
Temsil ettiği halkın açlık ve yoksulluk sınırı altındaki çaresizliğiyle açık açık alay eden bu İDARE EDİN hayat formunu bizlere dayatanların PORSİYON KÜÇÜLTÜN deyişini hiç unutmadık ! Keşke, ama keşke, bizlere İDARE EDİN diyenler, temsil ettikleri halkın meclisinde o 550 çeşit yemekten oluşan menüyü yerken de aynı İDARE sanatını devlet adına yapsalar ! Hatta aç ve yoksul olduğunu bildikleri vatandaşı düşünerek, o lokmaları yutamasalar !
Her şey bir tarafa, bir şeyi merak ediyorum… Meclis lokantasının bu kadar ucuza bu kadar kaliteli yemeği çıkartmasıyla oluşan zarara karşılık gelen rakam nedir, bunu da soralım mı ? Bizler, dışarıda basit bir çorbayı bile 40-50 TL’den aşağı içemezken, onlar 2023’te ortalama 5 TL’den içtikleri çorbanın zararını kimin parasıyla ödüyorlar, bunu da ! Keşke; ciğer, şiş ızgara ve kuzu şişi 2023’te sadece 25 TL’den veren TBMM lokantasının bir benzerini, ha bire İDARE ETSİNLER dediğiniz vatandaşa da sunsanız !
Bu ülkedei, niye herkesin milletvekili olmak için can attığını merak ederdim eskiden !
Bu kadar sorunlu bir memlekette herkes mi bu kadar ülke ve millet sever, diye de sorardım !
Yok,
…artık sormuyorum !
Sormuyorum da,
sımsıcak bir odada, aşım ekmeğim varsa…
dışardaki dünyadan habersiz yaşıyorsam…
sızlamıyorsa içim, bir şey hissetmiyorsam…
insanlığıma hayret, duygularıma hayret !
…diyen türküyü dinliyorum sık sık !
Dinledikçe de, İktidarı / Muhalefeti fark etmiyor, bunu da anlıyorum !
“Meclis kürsüsünden emeklisi, emekçisi, işsizi, fukarası için slogan atan herkes, niye hal buyken kendilerine yapılan zam için bir kez bile ayağa kalkıp da YETER ARTIK diye bağırmaz, ALLAH’INIZDAN KORKUN diye eklemez, UTANIN diye haykırmaz” diye de hiç birine sormuyorum ama ! “Hadi türkü de dinlemiyorsunuz, bunu çok iyi anladık da, bari vicdanınızı dinleyin”, diyorum !
“Çünkü, sizleri de ayrıcalıklı hayatlarınızı da sırtımızda taşımaktan bıktık” diye de ekliyorum !