Siyasetti sloganlardı Türkiyeydi O bir zamanlardı ki bugün nasıldı
Hayat bu…
Sorun biter mi ?
Bitmez !
E durum bu olunca da, siyasetçi ne yapsın ?
Hikâyemiz biraz buna dair…
Ama kimse üzerine alınmasın !
Bizimkisi, gülümseten bir hikaye !
Yoksa bilmez miyiz birbirimizi, sizleri !!!
Eldeki mi ?
Şu…
-*-
Muhtar, köye gelen milletvekiline,
- “İki büyük problemimiz var”, der...
Milletvekili,
- “Lafı mı olur muhtar, söyle halledelim”...
“Birinci sorun”, der muhtar...
“Köyde sağlık ocağı var, ama doktor yok”...
- “Hemen Sağlık Bakanını arayıp, hallediyorum” der Milletvekili…
Cep telefonunu çıkarır ve hemen oracıkta birisiyle konuşur…
- “Tamam, doktor yarın sabah burada olacak... İkinci sorununuz ne?” der Milletvekili !
Muhtar şaşkındır…
Önce bozuntuya vermez, ama söylemekten de geri durmaz…
-Sayın Vekilim… Bizim köyde cep telefonu çekmiyor…
-*-
Bu hikâye için, ‘bir zamanlar…’ diyenler de var, ‘bugün ne değişti…’ diyenler de…
Sizi bilmem ama… Bu hikâye ve benzerleri; 550 çeşit yemeğin TBMM’sinde, BİR ELLERİ YAĞDA BİR ELLERİ BALDA diye bildiklerimizin, bizler noktasındaki değişmeyen SAHNE performansıdır…
PERFORMANS deyip de geçmeyin !
Kapalı gişedir her bir gösterimi !
Tamam da, sebep bizler miyiz ?
Yalan söyleme sebepleri, bizler miyiz ?
Her soruna “TAMAM, HALLEDERİZ” deme sebepleri en çok da !!!
Onlarda en çok neyi severim, bilir misiniz ? Yanlarında hep birileri vardır… Asistanları, yardımcıları, danışmanları… “NOT AL”, derler, hemen yanı başında duran bu isimlere… “NOT ALDIN MI? TAMAM!” cümlesi ile devam ederler, ki performans finalleri de, “ANKARA’YA GİDER GİTMEZ, İNŞALLAH”tır hep !
Dedim ya, onların hayatları da ÇOK zor !
Bu kadar yoksulun, bu kadar çaresizin ve bu kadar işsizin olduğu bir toplumda ÇÖZÜM üretme telaşında durmak ve her seçmenle bir araya gelişlerinde, gözlerine “NE YAPTIN” diye milyon tane soru bırakanlara “CEVAP” olmak…
Zor !
Geçen bir sohbetimde, bir tanesi şöyle dedi…
-
“Yalnız kalmak istiyorum” sözü, kişinin, toplumsal rol hurdalığına dönüşmüş yığınlar arasında sıkışıp kaldığında, “bir uzayın gidin” hissiyatını, ama kamu ahlakına uygun olarak ifade etmesidir…
-
Ara ara birçoğunun ruh hallerinin bu noktaya taşındığını düşünüyorum ben…
Ne de olsa ben de, sen de, diğeri de çokça bu halde…
Sanırım diyemediklerinden, o “BİR UZAYIN GİDİN” kısmını, konu ara ara o CEP TELEFONU mevzusuna geliyor :) Ve bu mecburi PERFORMANS da, her şartta, ama ayakta alkışlanıyor !
Alkış da, bizlerin mecburiyeti olsa gerek !!!