Seviyoruz da O da bir garip
-
Lisedeydim...
Bir arkadaşım, bana bir saat hediye etti… Taktım, eve gittim… Bahçedeyiz… Akrabalar var… Saat, dikkatlerini çekti... Ben de, “Arkadaşımın hediyesi” dedim…
Teyzelerden biri…
─ “Nasıl arkadaşmış o ! Kimse kimseye durup dururken hediye almaz ! Bak, bana alan var mı?” dedi…
İnsanımızın sevgi anlayışıyla, bilinçli olarak ilk o gün yüz yüze geldim…
Pek çok insana göre; illa bir çıkar, bir menfaat, bir ilişki, bir neden olmalı, birbirini sevmek için çünkü... Sonraları fark ettim ! Birini “çok seviyorum” diyorsun ve bunun karşılığında şunu soruyorlar ;
“Niye?” !
“Nesini seviyorsun?” !
Seviyorum yahu…
O olduğu için, kalbim öyle dediği için…
Dikkat edin… Bizde, iki kişi evlenir, ama birileri çıkar ve “ee zengin tabi”, “ee kız güzel”, “ee oğlanın kariyeri iyi” der ve hemen bir anlam aramaya çalışır… Onlara göre, iki kişinin birbirini gerçekten sevme ihtimali yoktur…
Ben, bahçeyi yaparken…
Bir sürü insan gelip geçerken, “meyve ağacı dik” dedi…
Meyvesiz ağaçlar için, “Ne yapacaksın onu?” yorumu yaptı…
“Amma çok çiçek dikmişsin ! Onun yerine sebze bahçesi yap, yersiniz ! Kışlık koyarsın!” dedi…
Ve sırf meyvesi yok diye, yiyemiyorlar diye, doğrudan faydalanamıyorlar diye ağaçların kesildiğini çok gördüm…
Yiyemiyor ya, o ağacı niye sevsinler?
Çiçekleri yiyemiyor ya, ne yapsınlar güzelliğini?
Hayvan sevgisini “kurbanda keseriz” diye, doğa sevgisini “meyvesinden hoşaf yaparız” diye, evlat sevgisini “yaşlanınca bize bakar” diye, eş sevgisini “evde bir nefes olsun” diye yaşayan bir sürü insan var…
Bunların hepsinden çok var, ama sevgi yok sevgi…
Hep ondan oluyor bunlar…
-
Hikâyemiz, tam olarak bu da…
Benzerlerini yaşamıyor muyuz ?
Düşünsenize…
Sabah sabah aldığımız bir selam bile ACABA dedirtiyor çoğumuza !
Sahi, SEVMEK denen kelimeyi ;
NEDEN-siz !
NASIL-sız !
NİYE-siz !
Kullanmayı özlemedik mi ?
Peki, hangi ara birbirimizden bu kadar şüphe eder hale geldik ? Gözümüzün içine bakanları yargılamadan, etiketlemeden, yaftalamadan kabul edişlerimizi hangi ara gerimizde bıraktık ?
SEN FARKLI MISIN, diyeceksiniz !
Haklısınız !
DEĞİLİM…
FARKLI DEĞİLİM !
Bu yazı da ona dair zaten…
İçine atıldığımız tüm o şüphelerden…
Ve debelendikçe daha çok batışımızdan…
Kurtulur muyuz peki ?