HAYIR dan nefret eden bir EVET
HAYIR diyeceklere son ( ! ) mesaj bir Gazeteci’den gelmiş… Biraz TEHDİT, biraz UYARI, ama çokça da HADDİNİ aşmış bir ifadeyle şunu demiş İlnur Çevik… “7 Haziran sonrası Türkiye’deki kaos ve istikrarsızlığı mumla ararsınız…”
Anlaşılan o ki…
Gazeteci kimliği adına, mesleğini icra ettiği ülkenin insanlarını üstü kapalı değil, AÇIK AÇIK tehdit edenlere katılmış Çevik, ki kendisi aynı zamanda Cumhurbaşkanı’nın da Başdanışmanı… Sahi, bu ufak ( ! ) gibi görünen ayrıntı daha fazlasını mı anlatmalı bizlere ! Söylenenlere AYRI bir anlam mı katmalı ? Olabileceklerin OLABİLİRLİĞİ adına GARANTİ mi vermeli ?
Ama madem UYARMIŞ açık açık, biz de yazalım AÇIK AÇIK ve hatırlayalım NE YAŞAMIŞIZ diye !
Evet…
7 Haziran’ı hatırladık mı ? Cephelerin derine ve daha derine kazıldığı süreci ! Hatırladık ! Çünkü hiç unutmadık… 7 Haziran 2015 tarihli genel seçimlerin sonuçlarına göre hiçbir siyasi partinin tek başına iktidar olabilmek için gerekli olan 276 sandalye sayısına ulaşamadığı dönemi unutmadık…
O gün, bir şeylerin değiştiği gün oldu ! 2002 yılından beri iktidarda olan AKP, meclis çoğunluğunu KAYBETTİ… Ama ardından gelen süreçte kimse bir diğeri ile anlaşamadı… Hükümetin kurulması için anayasanın öngördüğü süre içinde koalisyon kurulamayınca da, 1 Kasım'da yeniden seçime gitme kararı alındı.
Şimdi gelelim İlnur Çevik’in UYARISI’na, hani beklenen o ‘EVET’ çıkmazsa olabileceklere, ‘HAYIR’ın özgür ( ! ) iradesinde OY kullanma sırasına gireceklere hatırlattığı şeylere… Acılara… Kayıplara… Ölümlere… Ağıtlara… Kaosa…
Aslında her şey, seçimler öncesinde, 5 Haziran’daki HDP Diyarbakır mitingi ile başladı… Mitingde patlayan bombayla başladı... Öldürülen 5 kişi ile başladı… Sonrasında mı ?
-11 Temmuz: KCK, ateşkesi sonlandırdı.
-17 Temmuz: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı’nı tanımadığını söyledi. Bu açıklamanın ardından karşılıklı açıklamalar yapıldı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, daha sonra ‘ha bire’ İNKAR edilen Dolmabahçe Mutabakatı'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "habersiz olmasının mümkün olamayacağını" belirterek, Yalçın Akdoğan'ın kendisine bu bilgiyi verdiğini açıkladı.
-20 Temmuz: Urfa Suruç’ta 20 Temmuz 2015’te intihar saldırısı düzenlendi, 33 kişi öldü, 100 civarında kişi de yaralandı.
-22 Temmuz: Ceylanpınar’da iki polis, Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar, evlerinde uyurken içeri sızan PKK’lılar tarafından şehit edildi.
-11 Ağustos: Erdoğan, çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığını açıkladı.
-5 Eylül: Bazı mahallelerinde PKK'lıların hendek kazarak özerklik ilan ettiğini açıkladığı Cizre’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 20’ye yakın sivil çatışmalarda öldü.
-6 Eylül: PKK Dağlıca'ya saldırdı, 16 asker şehit oldu. 8-9 Eylül'de ise, Iğdır’da gümrük kapısını koruyan polislere yönelik saldırıda 13 polis şehit oldu.
-20 Ekim: Van'daki mitingde konuşan Ahmet Davutoğlu, "AK Parti iktidardan indirilirse buralarda terör çeteleri dolaşacak, BEYAZ TOROSLAR dolaşacak” dedi.
-10 Ekim: Ankara’daki barış mitinginde iki ayrı bombanın patlaması sonucu 101 kişi hayatını kaybetti.
Ve… 2016 !
12 Ocak: İstanbul Sultanahmet’te düzenlenen intihar saldırısında 11 Alman turist öldü.
14 Ocak: PKK, Diyarbakır Çınar Emniyet Müdürlüğü ve lojmanlarına bombalı araçla saldırdı, saldırıda üçü çocuk 6 kişi öldü.
17 Şubat: PKK, Ankara’da Genelkurmay servislerine bombalı araçla saldırdı, 28 kişi öldü.
13 Mart: Ankara’da, Kızılay-Güvenpark’ta PKK bombalı araçla saldırı düzenledi. Saldırıda 35 kişi ve 2 saldırgan öldü.
19 Mart: İstanbul'da İstiklal Caddesi’nde, IŞİD, İsrailli turistleri hedef aldı. Saldırıda biri saldırgan 5 kişi öldü.
27 Nisan: Bursa’da Ulu Cami'nin batı kapısında intihar saldırısında saldırgan öldü, 13 kişi yaralandı.
Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’da PKK operasyonları sırasında on binlerce insan evlerini terk etmek zorunda kaldı… Sivil kayıplar da şehit sayısı da korkutucu rakamlara çıktı…
Evet…
Eldeki bu !
7 Haziran sonrası bu !
Uyarıldığımız geçmişimiz bu !
Ama yine de anlamadık… Başbakan Binali Yıldırım, 'Allah'ın izni ile sandıktan EVET çıkacak, FETÖ de PKK da DEAŞ da BİTECEK’ demiş ya… Tamam da, BİTİRİLEBİLECEK noktada duranları BİTİREBİLECEK imkana sahip olduklarını AÇIK AÇIK söyleyenler, NİYE BİTİRMEZ, ama bitirmek için BEKLER ?
Sahi, nasıl bir hikayenin içine düştük böyle ?
Anlayan var mı ?