Hatay Valiliği’ne Soralım… Hatay’ın Yeni Valisine De…
Biberli ekmek,
tepsi et,
künefe,
kömbe,
baharatlar,
kurutulmuş sebzeler,
peynirler…
Aslında liste o kadar uzun ki, Hatay coğrafyası adına !
9 Temmuz’da sona eren ANKARA’DA HATAY GÜNLERİ’nde olmak, ben gibi, depremin yıktığı Antakya’dan çıkanlar için adeta NEFES gibiydi ! Hatta garip de bir ruh hali ! Bu öyle bir şey ki, kaybettiğinizi yeniden bulmak gibi ! Uzun Çarşı’nın o rengârenk dükkânlarının koridor oluşturduğu yöreselin içinde ilerliyorsunuz… Hayal ediyorsunuz… Geride bıraktığınız kentin o çökmüş halinden çok uzağa kaçmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmak istiyorsunuz… Zaten stantları gezerken sıra sıra, temizleniyorsunuz, üzerinize sinen enkazın tozundan da toprağından da arınıyorsunuz…
Hayat denen şey, bazen durmak ve etrafınızda akana şahitlik etmektir ya…
Ankara’da Antakya’yla, Defne’yle, Altınözü’yle, Arsuz’la, Belen’le, Dörtyol’la, Erzin’le, Hassa’yla, İskenderun’la, Kırıkhan’la, Kumlu’yla, Payas’la, Reyhanlı’yla, Samandağ’la, Yayladağı’yla karşılamak büyük bir keyifti… Umut etmek için ayağa kalkan, bunun için de mücadele eden insanları görmek de… Üretmekten vazgeçmeyen şehrimi tüm renkleriyle, orada, beraber görmek de…
Ben mi ?
Aslında, evini ve tüm yaşamını geride bırakan annemle oradaydım…
Duyunca, BEN DE GELİYORUM dedi !
Stantları büyük bir keyifle gezdi !
Tüm ürünlerle ilgilendi !
Satın aldı !
Ve…
Günün sonunda ACIKTIK ve bir şeyler yemek istedik ! Klasik Antakya Döneri’nde karar kıldık ! Birer buçuk porsiyon… Yanına iki köpüklü ayran istedik, iki küçük su ve tabi 2 oruk da ! Bildiğiniz, kendi halinde, basit bir menü ! “Gelmişken bir şeyler yiyelim” cinsinden !
Yedik…
Ardından hesabı ödemek için kasaya yöneldik !
Beklediğim rakam mı ?
Sanırım, 300-400 civarı bir şeydi, hani o da maksimum ! Zaten ne yemiştik ki ? Karşılıklı iki minik tepsiye serilmiş birer beyaz kebap ekmeğin içinde döner etleri, iki bardak ayran, iki su ve iki de oruk !
Peki, gelen rakam mı ?
700 küsur TL !
Parayı almak için bana pos cihazı uzatan kadın nakit ödediğimi görünce şaşırdı, GENELDE KARTLA ÖDERLER dedi, ki haklı aslında ! Alışveriş yapmak için yanıma aldığım 1000 TL’nin 700 küsurluk kısmını yemeğe vereceğimi bilseydim, sanırım ben de kredi kartı hamlesini tercih edebilirdim !
Aslında,
…şaşkın bir şekilde parayı öderken, sordum da, BU FİYAT BİRAZ (!) ÇOK DEĞİL Mİ diye !
Zaten ne yemiştik ki !?
Karşılıklı iki minik tepsiye serilmiş birer beyaz kebap ekmeğin içinde servis edilen döner eti, iki bardak ayran, iki su ve iki oruk ! Ne kadar tutabilirdi ki !?
Ödemeyi alan, “YO, NORMAL” dedi !
Normal !
Sahi, normal neydi ?
Paranın PUL olduğu bir ülkede normal neydi ?
Bilmiyorum…
Festival tadında geçmesi gereken, toparlanmaya çalışan bir kenti ve insanlarını ayağa kaldırmak için tanıtım ayağını es geçmemesi gereken, depremin ardından VAZGEÇMEDİM diyenlerin yaralarını pansuman etmesi gereken bir etkinliğin yemek ayağı, NİYE böylesi FAHİŞ bir fiyatlandırma yüzünden gelen misafirlerini bezdirir, bilmiyorum…
Madem bu etkinlik Hatay Valiliği himayesinde yapılıyor, kentin yeni Valisi Mustafa Masatlı’ya soralım mı ?
Kentin ve üretenlerin reklam ve tanıtım organizasyonu olması gereken Hatay Günleri, ne zamandan beri ticari bir etkinlik haline geldi, getirildi ? Burada asıl amacın kar değil, ama KENDİNİ ANLATMAK olduğu gerçeği ne zamandır rafa kaldırıldı ?
Biraz düşünün…