Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 138 defa okundu.

Geldiğimiz HAL mi Getirildiğimiz HAL mi

-

Eğitim sistemimizin saçmalığına geri gelmek isterim… Bu sistemin amacı, bizi “iyi ve bilge biri” haline getirmek değil, bilgili bir insan yapmaktı. Bunu başardığını da söyleyebilirim. Okullarda, bize erdemi aramayı ya da bilgeliği kucaklamayı değil, ancak “bu sözcüklerin türemiş hallerini ve köklerini” öğrettiler…

Hemen şu soruları soruyoruz; "Yunanca ya da Latince biliyor mu?”, “Şiir ya da düzyazı yazabilir mi?” Ama asıl önemli soruyu sormak en son aklımıza geliyor… “Daha iyi bir insan, daha bilge biri oldu mu?” Oysa kimin daha çok şeyden anladığını değil, kimin daha iyi anladığını merak etmeliyiz. Biz, yalnızca belleğimizi doldurmakla uğraşıyor, kavramayı ve doğruyu yanlıştan ayırt etme becerisini kazanmayı o kadar da önemsemiyoruz…

-

Alain De Botton’ın “Felsefenin Tesellisi” adlı kitabında dile getirdiği, biraz bizi anlatmıyor mu ?

Bugün geldiğimiz noktada, denemediği bir eğitim modeli kalmayan bizleri…

Peki, ortaya çıkan gençlik modelimize baktığımızda, başarılı olduk mu ?

Konuşan, sorgulayan, soran, araştıran bir nesil yetiştirdik mi ?

Düşündünüz !!!

Ben de !!!

Haklısınız…

Belki de…

İstenen tam olarak buydu…

Bu karmaşada ve model (!) kalabalığında, “Konuşmak isteyen, sorgulama gayretinde olan, eleştiren, bilgi kovalayan, soran, hakkını savunan, hep daha iyisini arayan, bunun için de ayağa kalkmak isteyen nesli”, yerine oturtmak istedik ! Söz sırasını beklerken, KENDİNİ ve SORGULARINI unutmasını istedik !

Bugünkü KORKAK hallerimiz de buna mı dair ?

Kendi kelimelerimizden kaçan hallerimiz en çok da…

Geçen biri bir şey paylaşmış…

“İŞTE, BUYUZ”… dedim kendi kendime !

Geldiğimiz hal itibariyle, BUYUZ…

Evet…

Okuma sırası sizin…

Karar sırası da…

İşte o tespit…

-

Her gün başka bir tanesini görüyor, göz ucuyla bakıyor, gerçekleri ve yöntemleri yeteri kadar dramatikse de, Twitter'da “AH VAH” ettiğimiz birkaç tweet atıyor, sonra da hızla unutuyorduk…

Toplum olarak, unutmaktan maluldük…

Mayamız buydu bizim…

Dilimizden, "Unutmadık, unutturmayacağız"ları,“Unutursak kalbimiz kurusun"ları düşürmezdik, ama daha bunları söylerken bile, unutacağımızı bilirdik…

Neler neler olmuştu da unutmuştuk...

Belki de böyle baş ediyorduk, olan bitenle…

-

Durum bu !

Bize dair resmin son görseli…

Yazar Peter Shaffer’in dediği gibiyiz galiba…

-

Sorun şu ki… Sen, hayatını kendin yaşamazsan, başkaları senin yerine harcar…

-

Düşünün…

Ben de düşüneyim…