EVET in HAYIR dedirten billboardları
AKP, her yerde Antakya gibi çalışıyor mu bilmiyorum ama, şehrin neredeyse her tarafında yükselen billboardların hemen hepsinde ‘NİYE EVET’ cevabına ekli cümleler yerleştirilmiş… Öyle ki, müthiş bir İKNA çabası var… Ya HAYIR çıkarsa KORKUSU mu ? Haklısınız ! O, her bir EVET’in her zerresinde… O yüzden her şey tüm detaylarıyla düşünülmüş… Devlet’in tüm olanakları o EVET’ler için kullanılmış…
Peki, neler mi denilmiş ?
Çocuklarımız ve Gençlerimiz için… !
Tarafsız ve bağımsız yargı için… !
Milletimiz ve Bayrağımız için… !
Vatanımız ve Devletimiz için… !
Bürokrasinin azalması için… !
Çift başlılığın bitmesi için… !
Huzur ve Güven için… !
Her bir ‘için’ sonrasında mı ?
‘EVET’ eklenmiş… !
Onlardan bir kaçını çekip öne alsam olur mu ?
Konuşsak mı beraberce, hatta gerçekliğine dokunsak…
Bu ülkeyi 15 senedir yönetenlerin hafızasını yoklasak…
“Çocuklarımız ve Gençlerimiz için” diyenlerin hafızasını !
“Huzur ve Güven için” diyenlerin tozlanmış arşiv dosyalarını !
Ardından hatırlasak, hatırlatsak…
Adaletin karanlık yüzünde kalanları…
Kayıplarına yüzlerce hafta ekleyenleri…
Cumartesi’nden Cumartesi’ye hatırlananları…
Türkiye’nin Cumartesi Annelerini… !
Hikayeleri nasıl mı başlamıştı sahi ?
Hatırlayalım mı ?
*
1995’in 1 Mayıs günüydü. Gözaltına alındıktan sonra kaybolan Hasan Ocak’ın işkence edilmiş cesedi bulunmuştu. O gün karar verdiler bir şeyler yapmaya. Sessiz olmalı, sürekli olmalı, bağımsız olmalıydı…
Bir avuç aktivist, insan hakları savunucusu, kayıp yakınları ve kayıp anneleri, her Cumartesi İstanbul Galatasaray Lisesi önündeki açık alanda oturmaya başladılar. Ellerinde kayıplarının resimleri, sessizce oturuyor ve kayıplarının akıbetini soruyorlardı.
Kamuoyu onlara ‘Cumartesi Anneleri’ adını verdi. Devletin hakim güçleri, bu sessiz oturumlara katılanlara “terörist” demeye başladı. Sessizlikten korkup, Cumartesi Anneleri’ni dağıtmaya çalıştı. Ama her gün daha fazla insan onlarla oturmaya başladı.
*
Bugün mü ?
Onlar oturmaya devam ediyor…
Kayıplarını anmaya devam ediyor…
Ağıtlarını sessizliklerinde yükseltiyor…
Sahi, bizlerden EVET isteyenler, hiç bu Annelerle yan yana durdular mı ? Gözlerinin içine bakıp, o dipsiz karanlıkla karşılaştılar mı ? Umutsuzluğun faturasında aramaya devam edilen kayıpların geceden sabaha akıtılan gözyaşlarına tanık oldular mı ? Kaybedilen evlatların, eşlerin, babaların kemiklerini arayan bu acı birlikteliğine katıldılar mı?
Peki ya GEZİ Anneleri… Roboski’nin Anneleri… Sıvasız evlerin Şehit Anneleri… Onlar, sağ kalamayanların ülkesinde VATAN SAĞ OLSUN diyenlerin Anneleri… Sahi, NE adına EVET istediniz onlardan ? Hangi hakla EVET istediniz ? ‘Çocuklarımız ve Gençlerimiz için EVET’ derken, hele ki “Huzur ve Güven için EVET’ diye eklerken, hangi vicdanla eldeki muhasebeden ARTI ile çıktınız ?
Çıkamadınız !
O yüzden, HAYIR !