Bakıyorsunuz ama Gördüğünüz şey ne
-
Önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur…
-
Haksız mı ?
Aslında, gördüğümüzü değerlendiriyoruz…
Gördüğümüze göre bir hikâye yazıyoruz…
Ardından da yargı aşamasına geçiyoruz…
Ama…
Durum aslında çok farklı…
Nasıl mı ?
Mesela…
Trende giderken, bir baba, 3 evladıyla oturup, sürekli ağlayan çocuklarına hiç SUSUN demeden yolculuğa devam ettiğinde, siz ona NE GAMSIZ ADAM diyebilirsiniz... Ama sorsanız, belki de onlar hastaneden geliyorlardır ve bir saat önce çocukların anneleri ölmüştür ve eve dönüyorlardır…
Konuyu biraz daha açalım mı ?
Kurumsal Danışman ve Yazar Dr. Stephen R. Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve OĞLUMU KÜÇÜMSÜYORLAR diyerek çok üzülmüş... Yemek molasında, oğluna, ŞUNLARIN KAFASINA ÇANTAMI İNDİRESİM GELİYOR, demiş... Oğlu, “Anne, o adam Finlandiyalı, burada simultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk” demiş…
Anlayacağınız, BAKMAK ve GÖRMEK !
Bir başka örnek daha gelsin o zaman…
Havaalanında aktarma yapmak isteyen yaşlı bir hanım, uçağının 2 saat gecikmeli olduğunu öğrenince, dergiler ve bir kutu kurabiye alarak bekleme salonuna geçmiş... Yanındaki sehpaya da dergileri ve kurabiye kutusunu bırakarak, okumaya dalmış... Bir ara bakmış ki, yanındaki koltuğu oturan bir adam, sehpadaki kurabiye paketini açıyor ve yemeye başlıyor... Kurabiyelerin kendisine ait olduğunu hissettirmek isteyen kadın, adama dik dik bakmış... Hatta canı o an istemediği halde, kutudan bir kurabiyeyi ağzına atmış... “Her halde kurabiyelerin sahibinin kim olduğunu artık anlamıştır” diye düşünürken, adam bir tane daha ağzına atmaz mı? Hemen kadın da bir tane daha atmış ve bir yarışma başlamış… Adam bir tane, kadın bir tane ! Sonuçta, kutuda tek kurabiye kalmış… Adam, onu hızlıca kaparak ortadan bölmüş ve gülerek kadına ikram etmiş... O sırada, kadının uçağının alana indiği anonsu duyulmuş ve işlemler için kadın bankoya gitmiş... Pasaportunu çıkartmak için çantasını açtığında, ne görsün… Kendi kurabiye paketi, hiç açılmamış olarak çantasında durmuyor mu? Meğer bunca zamandır adamın kurabiyesini yiyormuş... Tabi çok utanmış, ama artık iş işten çoktan geçmiş :)
Denildiği gibi aslında…
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor ve çok yanlış yargılara varabiliyoruz…
Hayata dair hatalarımız da buna mı dair bilmiyorum ama…
Aynı fikirdeyim…
-
Aslında hayatımızı, başarımızı, mutluluğumuzu belirleyen, bizim kendi davranışlarımız… Başımıza gelen her şeyle, onlara verdiğimiz tepki ve yanıt arasında geniş bir hareket alanı var…
-
Biraz düşünün…
Hatta siz siz olun, ÇOK düşünün…
Ardından da, bakmak yerine, GÖRÜN !