Gümrük Müşaviri/Araştırmacı-Yazar Mehmet Çardak, haftalık yazısında, “Türkiye’nin Batı ile nikâhı var!” değerlendirmesini yaptı.
Çardak, yaptığı açıklamada, Pakistan ve Özbekistan ziyaretinden dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içinde yer alabileceğini söylediğini belirterek, Türkiye’nin “Benim için varsa yoksa Avrupa Birliği” görüşünde olmaması gerektiğini belirten Erdoğan’ın, “Türkiye, Şanghay 5’lisi içerisinde niye olmasın?” dediğine dikkati çekti.
Bu konuda Rusya Devlet Başkanı Putin’in olumlu konuştuğunu belirten Cumhurbaşkanının, “Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içerisinde yer alması, çok daha rahat etmesini sağlayacaktır” ifadesini kullandığını belirten Çardak, açıklamasına şöyle devam etti:
“Erdoğan’ın yeni Şangay aşkının akıbeti ne olur şimdiden belli olmaz! Ancak, sormakta fayda var: Türkiye’nin NATO ile olan nikâhı, AB ile olan nişanı ne olacak?
ŞANGHAY DÜNYASI
Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) temeli 1995 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında Rusya ile Çin arasında birbirlerine düşman olmadıklarını askeri güvence altına alan anlaşmalarla atılmaya başlanmıştır.
1996 yılında, Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan üye ülkeler arasında güvenin arttırılması, sınır bölgelerinin silahlandırılması ve bölgesel işbirliğinin teşvik edilmesi amacıyla ‘Şanghay 5’lisi’ oluşturulmuştur.
2001 yılında Özbekistan çekimser tavrından vazgeçerek bu uluslararası oluşuma katılma kararı almıştır. Örgüt resmen 2001’de kurulmuştur. Örgütün merkezi Çin’deki Şanghay şehri seçildiği için adı da ‘Şanghay İşbirliği Örgütü’ olmuştur.
Söz konusu örgüt ekonomik ilişkilerden daha çok katılımcı ülkelere bağımsızlık ve egemenliklerinin dıştan müdahalelerle zedelenmemesi güvencesini vermeyi amaçlıyor. Ancak ŞİÖ’ye askeri ittifak demek de doğru değildir. Günümüzde ŞİÖ tam üyesi 6 ülke arasında NATO’da olduğu gibi “Herhangi bir üyeye saldırı, diğerlerine de saldırı anlamına gelir” türünden bağlayıcı anlaşmaları bulunmamaktadır.
ŞİÖ yılda bir kez üye ülke liderleri düzeyinde zirve düzenleyerek etki bölgesindeki güvenlik durumunu ele alıyor. En son olarak Hindistan ve Pakistan’ın da örgüte katılımı kabul edilmiştir. ŞİÖ ülkelerinin toplam nüfusu dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadar; 3 milyar 40 milyon kişidir.
İRAN VE TÜRKİYE’NİN DURUMU
Özellikle ‘Arap Baharı’ süreci sonrasında ağırlıklı olarak Asya olmak üzere başka ülkeler de ŞİÖ’nün kapısını çalmaya başlamıştır. Günümüzde Moğolistan, İran, Afganistan ve Beyaz Rusya gözlemci statüsüyle örgüte kabul edilmeyi beklemektedir. İran’ın da 2017 yılında ŞİÖ’ye kabul edilebileceği konuşuluyor.
Türkiye, şimdilik ŞİÖ giriş kapısına çok uzaktır. Türkiye örgütün diyalog ortağı pozisyonunda bulunuyor. Bu statü, ‘gözlemci’ statüden bir alt seviyedir. Türkiye’nin yanı sıra bu statüdeki ülkeler Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal ve Sri Lanka’dır.
Türkiye’nin yakın gelecekte ŞİÖ üyesi olabilmesi için ayrıca tüm üye ülkelerin başvuruyu kabul etmesi gerekiyor. Avrasya bölgesinden Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi ülkeler sıcak baksa bile, Çin’in Türkiye üyeliği ile ilgili birtakım çekinceleri bulunduğu dile getiriliyor. Çin’in çekincelerinin başında Uygur problemi yer alıyor!
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci ise, 1963 yılında Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla başlayan ve 1987 yılında tam üyeliğe başvurmasıyla ivme kazanan süreçtir. 1999 yılında AB üyeleri tarafından kabul edilen Türkiye, 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başlamıştır.
Başlanan müzakerelerin ne kadar sürede tamamlanacağı konusunda kesin bir karar verilmemiştir. 2007 yılında, Türkiye 2013 yılına kadar AB hukukuna uymayı hedeflediklerini belirtmiştir. Ancak Brüksel, üyelik için son tarih olarak bunu reddetmiştir. 2006 yılında Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, üyelik sürecinin en az 2021 yılına kadar süreceğini söylemiştir.
31 Ekim 2012’de dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’ya bir ziyarette bulunarak 2023’te Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümünde Avrupa Birliği’ne üyeliğini beklediğini açıkça belirtmiştir.
ŞİO, AB’DEN FARKLIDIR!
Ancak ŞİÖ, AB’den farklı, onun yerine geçemez. Fakat AB’den farklı olarak ŞİÖ üyeleri tamamen egemendir. Burada sorulması gereken kritik soru şudur: Türkiye şimdiki NATO üyesi statüsünden çıkmadan, ŞİÖ üyesi olabilir mi? Ayrıca Şanghay İşbirliği Örgütü AB gibi ekonomik ağırlıklı bir örgüt değil, ŞİÖ daha ziyade güvenlik örgütüdür. AB ise ekonomik ağırlıklı çalışan birliktir. Türkiye’nin önemli pazarı kuşkusuz Avrupa Birliği ülkeleridir. İhracatımızın % 49’u, ithalatın % 39’u AB’yedir. Sırf bu yüzden bu iki örgüt birbirinin muadili sayılmaz.
Kaldı ki Türkiye, NATO ile nikâhlıdır, tek taraflı olarak boşanamaz! AB ile 1995’ten beri Gümrük Birliği bağı vardır, nişan yüzüğünü atamaz. Bir dizi hukuki çelişkiler ortaya çıkar. 1950’li yıllardan beri süregelen bu ilişkilerin bozulmasına en başta Batı’nın aile büyükleri müsaade etmez. O yüzden, hiç endişeye mahal yok; Avrupa Birliği’ne rest çeken Erdoğan’ın Şanghay aşkı geçici bir hevestir, asla evlilikle sonuçlanamaz!”