23 Nisan'da Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem sonrası bilim insanlarının farklı açıklamaları, kamuoyunda kafa karışıklığına yol açtı.

Depremin ardından en çok sorulan soru, "Bu sarsıntı daha büyük bir depremin habercisi mi, yoksa gerilimin atılması mı?" oldu. Toplum, "Kaygılanmalı mıyız?" yoksa "Rahatlamalı mıyız?" ikilemi arasında kaldı.

Deprem bilimi ve yüksek jeofizik mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, İstanbul Bebek'te sabah yürüyüşü sırasında basın mensuplarına konuştu.

Deprem sonrası günlerdir spor yapamadığını belirten Prof. Dr. Ercan, ilk kez yürüyüşe çıktığını söyledi. Ercan, Marmara'daki depremin ardından yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Risk çok azaldı. Geçtiğimiz akşam çok korkmuştum. Trakya kolundaki depremler İstanbul’a doğru kaymaya başlamıştı, tehlike çanları çalacaktı. Depremin sıçradığı anda canlı yayındaydım, çok tedirgindim. Neler söyleyeceğimi bilemedim. İnsanları tedirgin etmek istemediğim için bazı şeyleri dile getirmedim. Eğer depremler, seri biçimde Kuzey Anadolu kolu üzerinde dizilseydi, düğmeye basıp 'İstanbul depremi başladı, başınızın çaresine bakın' diyecektim."

O gece hiç uyumadığını ve depremleri sabaha kadar takip ettiğini belirten Ercan, İstanbul kolunda yaşanan 4.6 büyüklüğündeki depremin ardından yeni bir sarsıntı olmadığını vurguladı ve "Derin bir oh çektim. Çünkü enerji artık tükenmişti" dedi.

İstanbulluların tetikte olmasının doğal olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ercan, şu uyarıda bulundu:

"Biz deprem bilimciler, dikkatli konuşmak zorundayız. Dikkatsizce söylenecek bir söz, İstanbul'un tamamen boşalmasına neden olabilir. Zaten ilk depremden sonra İstanbul'da trafik bile yoktu."

Son olarak Marmara’daki 6.2 büyüklüğündeki depremin etkisinin geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Ercan, "Artık okullar açılabilir, herkes normal işine dönebilir. Ekonomi ve turizm de bu şekilde olumsuz etkilenmemiş olur" dedi.