Gümrük Müşaviri/Araştırmacı-Yazar Mehmet Çardak, haftalık değerlendirme yazısında, “Halkın dış ticaret fikri var mı?” konuyu ele aldı.
Çardak, yaptığı açıklamada, ülkelerarası ticaret işlemlerinin ‘dış ticaret’ olarak adlandırıldığını anımsattı.
Dış ticaret bir ülkenin ekonomik yönden gelişmesine, milli gelirinin artmasına, ülkelerarası ilişkilerinin işleyişine, ülkelerin tanıtımına büyük katkıda bulunduğuna dikkati çeken Çardak, şöyle devam etti:
“Dış Ticaret, alım satım işlemlerinin teslimi açısından ‘ithalat’ ve ‘ihracat’ olarak iki şekilde gerçekleşir.
Ülke ekonomisinin kalkınmasında ihracat önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ülkelerde ihracatın arttırılması, ithalatın azaltılması önemli hedefler arasındadır. Ülkelerin bu hedeflere ulaşmak için aldıkları kararlar ve tedbirler ‘dış ticaret’ politikasını oluşturur.
Dış ticaret politikası açısından bir devletin dış ticaretini etkileyebilecek unsurların başlıcaları gümrük resmi, ticaret antlaşmaları, yasaklar, pirimler, sübvansiyonlar ve idari korumacılık olarak sınıflandırılabilir. Bunlardan yasaklar, ithalat ve ihracat yasaklarıyla transit geçiş yasakları şeklinde bir ayırıma tabi tutulurken, gümrük resmi de aynı şekilde ithalat, ihracat ve transit ticarette uygulamalı olarak üçe ayrılır.
Dış ticaret, ithalat ve ihracattan oluşur ve dış ülkelerle mal bazında yapılan ticaret rakamlarını içerir. Bir ülkenin ekonomik ilişkilerinin önemli bir bölümünün, dış ticaret istatistiklerinde gözlemlenmesi mümkündür. Dış ticarette en önemli göstergeler, dış ticaret açığı ve dış ticaret hacmi rakamlarıdır.
İthalatın ihracattan fazla olması halinde dış ticaret açığından, az olması halinde ise dış ticaret fazlalığından söz edilir. Dış ticaret hacmi denildiğinde ise, ithalat ve ihracat rakamlarının toplamı, yani o ülkenin gerçekleştirmiş olduğu toplam dış ticaret akla gelir.
Diğer bir gösterge olan ihracatın ithalatı karşılama oranı ise, ihracatın ithalata bölünmesiyle bulunur ve dış ticaretin genel seyri hakkında fikir verir.
AB VE ŞAHGHAY PAZARI
Türkiye’nin en önemli pazarı kuşkusuz Avrupa Birliği (AB) ülkeleridir. Türkiye ihracatının kralı Avrupa Birliği’dir. Türkiye’nin AB’ye ihracatı 2016’nın ilk 9 ayı itibariyle yüzde 49 seviyesindedir. Türkiye’nin AB’den ithalatının oranı da yüzde 39’dur.
Peki, AB ülkeleri ile olan dış ticaret hacmimiz nedir?
2016’nın ilk 9 ayı itibariyle 107.8 milyar dolardır. 50.5 milyar dolar ihracat yaparken 56.9 milyar dolarlık ithalat yapmıştır. AB ile aramızdaki dış ticaret açığı oldukça düşük ve 6.4 milyar dolar seviyesindedir.
Türkiye’nin yeni gözdesi Şanghay 5’lisinde ise Türkiye’nin en fazla ticaret yaptığı iki ülke Çin ve Rusya’dır. Adı Şanghay 5’lisi olsa da 6 ülke birliğin asıl üyesidir. Bunlar Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’dır.
Bu ülkelerden ihracatımızda Rusya’nın payı 9 ay itibariyle yüzde 1.07, Çin’in payı ise yüzde 1.50’dir. Bu iki ülke Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ülkeler arasındadır. Çin ithalatımızdan aldığı yüzde 13.29’luk pay ile zirvededir. Rusya’nın payı ise yüzde 7.73’tür.
Rusya ile dış ticaret hacmimiz 12.3 milyar, Çin ile 20.8 milyar dolardır. Bu iki ülke en fazla dış ticaret açığı verdiğimiz ülkeler arasındadır. Çin’e karşı 17.8 milyar dolarlık, Rusya’ya karşı da 10.2 milyar dolarlık dış ticaret açığımız vardır.
Diğer üye ülkeler Kazakistan’ın ihracatımızdan aldığı pay ise yüzde 0.44, Kırgızistan’ın yüzde 0.23, Tacikistan’ın yüzde 0.10, Özbekistan’ın ise yüzde 0.38’dir. Tüm bu Şanghay Birliği üyelerine toplam ihracatımız ise 3 milyar 636 milyon dolardır.
ORTAK AKIL TEK KİŞİDEN BÜYÜKTÜR!
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre 10 ayda yapılan 115.9 milyar dolarlık ihracatın, 53.2 milyar doları AB ülkelerine yapılmıştır. Yani, ihracatımızın yüzde 49.6’sı AB’ye gitmiştir. On ayda ihracatta yüzde 3.7 kayıp varken AB’ye ihracat yüzde 4.2 artmıştır.
Neredeyse ihracatımızın yarısını yaptığımız AB ülkelerinin kriz sıkıntılarını aşamadığı 2012 yılında Türkiye’nin ihracatı da büyük kayıp yaşamıştı. Şimdi AB’nin ticareti büyüdükçe Türkiye’nin bu ülkelere ticaretten aldığı pay da artıyor. Son olarak bu pay yüzde 1.27’yle rekor kırmıştır.
HALKIN DIŞ TİCARET FİKRİ
Elbette ki Türkiye’nin kendine has bir dış ticaret politikası vardır. Ama Türk halkının dış ticaret fikri var mıdır? Hiç sanmıyorum! Olsaydı eğer, israf ekonomisine son verir, istihdam ve üretimi önemserdi.
Dış ticaret bilgisi olan bir halk, parayı betona gömmezdi. Aklını kullanan, araştıran ve sorgulayan bir halk tüketime bu kadar abanmaz, bir evde üç arabası olmazdı. O yüzden, Türk halkının biran önce Türkiye’nin ve ortak aklın bir kişiden büyük olduğunu öğrenmesi şarttır!
Halk, Türklüğüyle övünecekse gururu ve kabadayılığı bırakmalıdır! Batı ülkelerine kızıp, galeyana gelip dolar yakacağına; daha çok çalışıp, kaliteli ve marka mal üretip, ihracatını arttırmalı ve ülkesine daha çok döviz kazandırmalıdır.
Türkiye her yıl dış ticaret açığı veren ülke olmaktan kurtulmalıdır. Türkiye, dış borçlarını ödeyebilmek için, dış ticaret fazlası vermeye mecburdur.”